hitabeti berbat, okuması zayıf bir imamın minbere çıkması ile çekilmez bir hal alabilen namazdır.
ne hikmet, ne tefekkür...
yalan lan yaptıklarımız.
alışkanlık bir parça...
milletcamidegörsüncülük oynuyoruz çoğu zaman.
yalan anasını satayım.
cemaate namaz kıldıran adamların sırtında dağları aşan bir vebal var.
onların kursağından geçen haram bir lokma, yaptıkları hatalar, işledikleri günahlar... önce kendilerinin ruhuna bulaşıyor, oradan da çoğu cahil cühela (yarı korku - yarı hurafe yüklü) cemaatin imanına sirayet ediyor.
ve kartopu gibi büyüdükçe büyüyor; çığırından çıkıyor işler.
camiden çıkandan namusunu, malını, canını sakınmak zorunda kalıyor insanlar.
ne garip değil mi...
halbuki tam aksinin olması gerekirdi.
Batı illerinde memurlar gelsin diye 13.59'da okunan ezan 12.20'de okunuyor. Esnaf bilmiyor bunu memura göre namaz kılıyoruz. Benimde dükkanım var işe gidecem mecbur muyum beklemeye? Memur beni bekler miydi? Adalete bak. Namazda bile çiftte standart.
bazen koşa koşa gideceğiniz namazdır. güzel şeyler dilemek, samimi isteklerde bulunmak, kendinizle başbaşa kalmak için. bir yerlerde sizinle birlikte aynı dileklerde bulunan kişinin var olduğunu düşünmek bile koşar adımlarla camiye yönelmenizi sağlar.
enteresan enstantanelere sahne olan namazdır. ayrıca düşünceme göre hutbeler yeteri kadar bilgilendirici değil, ezbere dayalı ve halka namazdan çıktıktan sonra birşey vermeyen bir anlayışta hitap edilmektedir. namaz esnasında yol üstünde olmamama rağmen eğer önümden 10-15 kişi geçiyorsa hoca anlatacaksın bu cahillere, uyuklayanlara da anlatacaksın gidin abdestinizi tazeleyin, uğultu halinde konuşanları, zıpırlık yapan çocukları uyracak bilgilendireceksin. saflarımız sık olsun deyip bitmiyor iş. bilimden, matematikten bahsedeceksin Allah'ın mühendisliğinden ey diyanet işleri. kadercilikle yürümez bu işler.