"hiç yalnız hissetmedim kendimi. bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde. kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim ya da birkaç kişinin. başka bir deyişle, yalnızlık beni hiçbir zaman rahatsız etmemiştir, çünkü yalnız kalmaya doyamam. ben kendimi insan dolu bir odada ya da tezahürat yapan seyircilerle dolu bir tribünde en yalnız hissederim. ibsenden bir alıntı yapacağım: en güçlü insanlar genellikle yalnızdır. hiçbir zaman içimden, şuh bir sarışın içeri girip beni düzecek, taşaklarımı ovacak ve kendimi daha iyi hissedeceğim, diye geçirmedim. hayır, onun hiçbir yararı olmaz. insanları bilirsin, hey, cuma akşamı, ne yapacağız? burda kös kös oturacak mıyız? evet, kesinlikle. çünkü yok dışarıda bir şey. aptallık sadece. aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde olmadım hiçbir zaman. barlarda gizlendim, çünkü fabrikalarda gizlenmek istemiyordum. hepsi bu. milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. kendimden hoşnutum. bildiğim en iyi eğlence kendimim. charles bukowski -
Eziklikle ne alakası var anlayamadığım başlık.
Belki sevgilisi uzaktadır, belki dışarıda sarhoş olup eve dönmek zor gelmiştir, belki evde kendi müzikleriyle içmek istemiştir, belki yalnız kalmak istemiştir, belki yorgundur, belki parası yoktur vs. belki, belki...
Havanın açık olduğu 4 gün boyunca ofiste pinekleyip son iki yılın en şiddetli yağmuru altında yollara düşüp suya sokulup yolunmuş kedilere dönen salaktır. Öksürüklerini bastırıp ayaklarını ısıtmaya çalışıyordur.
cuma gecesi sizler için ne anlama geliyor bilmiyorum ama ben önüme bakınca pazartesiye kadar bitmesi gerek 180 sayfalık bir kitap bozması not görüyorum. cuma benim için fırtına habercisi anlayacağınız. ardından öyle güçlü bir şey gelecek ki cumayı o tehlikeyi engellemek için tedbir almaya ayırıyorum. yalnızlığım eziklikten değil hafta sonuna ihtiyati tedbir koyan sayın hocalarımdandır.
ninenizin örnek verilebileceği insandır. oysaki hayallerim vardı gençler. çok mutlu olacaktım. alemlere akacaktım. aziz istanbulumla içkimi yudumlarken sorumluluklarımı yerine getirmiş olmanın verdiği huzurla o anki ruh halime uygun müziklerimle huzurlu olacaktım. yok lan. hayat bu değil. hayat bir evde 7 yalnız sapla kalkmaya üşenecek hale gelmek değil.
deli gibi ders çalışmam gerekirken behzat ç takılıyorum. biraz harry potter izliyorum iki bölüm behzat atıyorum, tencereden tahta kaşıkla sabaha kadar yoğurtlu makarna yiyorum. bunca yıllık yaşamında hiç sevgilisi olmayıp, sevgiye ve sevgililiğe incelenmesi gereken hause vakası gözüyle bakmak değil.
merak ediyorum lan. cidden nasıl sevgili oluyorlar konuşacak ne buluyorlar. bunaltmıyor mu yani her dakka bik bik yok nerdesin yok napıyon. elleri ağrımıyor mu. sıkılırsın be o kadar yapışık ikiz gibi. sıkılıp ayrılmak istesen üzülecek diye vicdan yaparsın. o ayrılmak istese ben terk edilecek adam mıyım diye triplere girersin. sonra depresyon ya kilo alacan yada çok verecen aha ölüyomuyum diye onun tırı vırısı. sonra bir de ona beğendirme var. eşortmanla dolaşıyorum millet ben hayat felsefem bu rahatlık üzerine kurulu saçlarımı taramam spor ayakkabısından başkası teferruat, makyaj falan zaten alakam olmaz. öyle okuluma giderim hoşuma giden ortamlar olursa gider izlerim. izlerim ama genelde daha güzel. konuşmaya üşeniyom. öyle yani. nerden nereye...
ama evde yalnız ve ezik oturan insanların hayalleri vardır. genelinin yani. mesela benim var bu gün kurdum. ama hayalle kalmayacak. bir ara gerçek olacak inanıyorum.
polis sevgili istiyorum. ama ilişki deney gibi olmasın gerçek gibi olan ilişkiler gibi seveyim o da sevsin. neden polis diye sormayın polis işte. çok hoşlar. sert biri olsun dışarıdan herkes korksun insanlar konuşmaya bile çekinsin. onun gerçek o iyilik dolu kalbini tatlı şeker ifadeler saçan gözlerini bir ben bir de bazen yaşlılarla çocuklar bilsin. ya ama beni çok sevsin istiyorum ya. böyle sıkı sıkı sarılsın hiç bırakmak istemesin. nefes alamayım istiyorum o kadar çok sarılsın ya böyle kıbıldamayayayım. çok sevsin hiç gözünün önünden ayırmak istemesin. kıskansın, beni seven benim sevdiğim her şeyden kıskansın. ama bu sevgi beni sıkmasın korkutmasın çünkü ben de onu öyle çok seveyim. mesela onunla mutlu bir gelecek hayal edebileyim.
istanbul'un dönerleri ot gibi kardeşim. bildiğin ot. nerde o bol baharatlı soslu acılı malzemeli turuncu dönerler? işte istanbul'da bilsin en güzel ot gibi olmayan dönerler nerde. hayvan gibi yiyelim istiyorum. pazardan meyve alalım gidip deniz kenarında yiyelim istiyorum. portakal sevsin güzel soysun. sonra sabahları üşenmesin kalkıp sahilde simit yiyelim ama ucuza gelsin diye krem peynirleri bimden alalım. ekmek arası domates peynir sevsin. sıvı yağ sevmesin zeytinyağ sevsin, makarnayı tereyağlı yesin. yoğurtlu makarnayı sade sevsin salçalı sevmesin yada makarna sevsin yeter hep makarna yiyelim geceleri. çook uzun boylu güçlü kuvvetli iri olsun. trip atmasın. beni düşüncesizlikle odunlukla suçlamasın. onu çok sevdiğimi bilsin beni tanısın beni benden iyi bilsin. konuşmama açıklama yapmama gerek kalmasın. ya öyle işte. evde oturmayı sevsin ama dışarda koşabilsin. koşmayı sevsin. ama saatlerce yataktan kalkmak istemesin. gemileri değil denizleri yaksın. kafasına estiğinde kurduğu düzeni bozacak kadar vurdumduymaz olsun, ama ihtiyacı olan birine yardım etmeyi her şeyin üstünde tutsun.
tantuni de sevsin bu arada. etçil olsun ya. hayatımız et makarna ve meyve üzerine kurulu olsun. tatlı da sevsin tabi. her gün yeni tatlar keşfedelim. yesin anasını satim yiyelim. sevgi dolu dünyamızda yaşayıp gidelim.
