Jon Oliva'nın kardeşi, erken yitirilmiş bir değer, Savatage için yaptıkları, müziğine kattıkları tartışılmaz gitarist.
Kendine özgü gitar tekniği ile Dave Mustaine de dahil olmak üzere birçok hayranın gönlünü kazanmıştır. Mustaine, 1987'de Hall of the Mountain King albümünün turnesinde gruba destek olmak için Savatage ile beraber turneye katılmıştır. 1989 Jeff Young'ın Megadeth'ten ayrılmasından sonra gitaristsiz kalan Mustaine'in ilk teklif götürdüğü isim Criss'tır, ancak Criss Savatage'ın geleceğini ve abisini düşünerek bu teklifi kabul etmemiştir.
17 Ekim 1993 saat 3.30 gibi Criss ve karısı Dawn 301 No.lu otobanda 4. Livestock Festivali'ne doğru giderken karşı şeritten gelen bir araç refüjü aşarak Criss'in 1982 model Mazda RX-7'sine kafadan girdi ve Criss'i o an aramızdan aldı.
Criss'e çarpan arabanın sürücüsü yakalandı ve 0.294 promil alkollü olduğu belirlendi ki Florida'daki sınır .08'dir.
Criss'in mezarı Curlew Memorial Garden'da ve her yıl 17 Ekim günü birçok Savatage fanı bu büyük kaybı, Savatage'ın kurucusunu anıyor.1993'ün 23 Kasım'ında Criss adına bir konser düzenlendi Savatage'ın sağ üyeleri ile birlikte. Abisi Jon, Criss'e özel bir set hazırlamıştı. O konserde gitarlar sustu. Savatage'da hiç gitar çalmadı. Sadece Criss'in beyaz Strat'ın sapı, "Streets"; albümünün kapağında Criss'in verdiği pozla aynı olarak güllerle kaplandı ve O'nun konserlerde durduğu yere koyuldu. Lead gitarın, Criss'in ölümü Savatage'i dağılma noktasına getirdi. Fakat Oliva kardeşler grubu kurarken kendi aralarında bir anlaşma yapmıştı; birinden biri o yada bu şekilde gruptan ayrılırsa diğeri Savatage'i devam ettirecekti. Bu yüzden Jon, devam etme kararı aldı.
Ölümünden sonra babası onu başka söze yer bırakmayacak kadar güzel bir şekilde tarif etmiştir.
"gitarı için yaşadı. Evini ziyarete gideceğim. Criss ne yapıyor olursa olsun elinde hep bir gitar olacak" **
(bkz: When the crowds are gone)*
ölümü heavy metal in başına gelen en kötü bir kaç olaydan biridir. yaşasaydı bugün sadece belirli bir kesim tarafından bilinmek yerine efsane olarak adlandırılırdı. kirk hammett gibi gitaristlerin sololarıyla çoşan dinleyicilerin birde rahmetlinin gitarını dinlemelerini tavsiye ederim. teknik ve duyguyu bir araya getirerek çalan ender metal gitaristlerindendir.** ölümünden sonra gruba* katılan alex skolnick bile bu ustanın boşluğunu dolduramamıştır. üstadın nasıl bir solo gitarist olduğunun anlaşılması açısından hall of the mountain king ve gutter ballet albümlerinin dinlenmesi yeterlidir. son olarak;
hatırladığım kadarıyla, karşı şeritten gelip çarpan kamyonun alkollü sürücüsü hayatı boyunca criss oliva'nın mezarının bakımıyla ilgilenmeye mahkum edilmiştir.
edit: bu niye kötülendi anlamadım. kamyon şoförü de yazar oldu galiba*.
ben bu aşmış insan için ne diyeceğimi bilemiyorum dostlar, biliyorum ki, sözü uzatıp uzatıp duracağım, sözlerim bu adamı tanımlamaya yetmiyor, yetmeyecek...
ama duygularımı-düşüncelerimi belirtmem gerekirse: bu "gitarla sevişen adamı" dinlerken içim içime sığmıyor, kalp atışlarım hızlanıyor. bu kadar temiz ve her notayı hissettirerek çalan gitarist sayısı bir elin 5 parmağını geçmez. şu ana kadar dinlediğim gitaristler arasında yeri çok ama çok farklı konumda criss'in. hatta öyle ki chuck schuldiner hayranı olarak da belirtmeliyim ki chuck'tan da gitarda bir adım öndedir.
dün criss'in doğum gününüydü ve dün yazmayı düşünüyordum, fırsatım olmadı yazmayı. gönül isterdi ki dün yazabilseydim. bilmiyorum, ben -doğal olarak- hayranı olduğum insanları biraz abartarak haklarında yazıyor olabilirim; ama nesnel davransam bile yine aynı şekilde yazarım diye düşünüyorum. criss gerek teknik gerekse duygu olarak birçok gitaristin -deyim yerindeyse- eline verebilecek bir gitaristti. bugün yaşasaydı müziğini her zamanki gibi geliştirir, biz dinleyicilerine aşmış eserler vermeye devam ederdi; ama ömrü yetmedi dostlar. ben, criss'in ölümünü bir türlü kanıksayamadım, böylesine gitarı tutkuyla çalan bir insanın ölmesini havsalam almıyor.
criss, o kadar gitara tutkuluymuş ki, babasının dediğine göre gitarı her an yanında taşırmış, haşır neşirmiş yani. zaten ancak haşır neşir olmuş bir adamın elinden çıkar böyle çalış...
umarım ilerde olman gereken yerde olursun criss, senin gibi underrated kalmış jason becker'ı da unutmamak lazım...
az ama öz dinleyicilerine bahşettiğin sololar için sana minnettarız üstat, huzur içinde yat:
3 nisan 1963 yılında doğup, sadece 30 yaşında, 17 ekim 1993 yılında hayata gözlerini kapayan, savatage'nin kurucusu. edge of thorns albümü son albümü olmuştur.