Sivil Toplum Örgütlerine, Basın-Yayına, Hukukçulara ve tüm Aydınlara Hukuksuzluğa Direniş Çağrısı...
SiLiVRiDEN YüKSELEN FERYAT
Coşkun Özdemir
Mustafa Balbay ve Tuncer Özkan, Silivri zulümhanesinden haykırıyorlar. Haksız tutuklama infazdır diye, zulüm altındayız diye. Toplumsal duyarlık yükseltilmeli diyorlar. Hak etmediğimiz suçlama ile karşı karşıyayız diyorlar. Medyadaki insan cellatlarından bahsediyorlar. O cellatlar ki Oktay Ekşiyi linç ederken o---çocuğu diye küfür edenlere bir şey demezler ve başbakan onları uçağına alıp sırtlarını okşar. KCK'dan hukuk skandalı diye söz edenler, Silivri zulmünden hiç bahsetmiyorlar. Balbay, Özkan Perinçek salıverilmezken, Hrant Dink'in katili çocuk sayılarak bırakılacaktır. Bunca yıl oldu. Siz bu yurtsever insanların ve Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Yurdakul'un ne ile suçlandıklarını anladınız mı? Ergenekon suç örgütü! nasıl, kimler tarafından kurulmuştur?Kimler hangi suçları işlemiştir, öğrendiniz mi? Nedir bu Ergenekon kavrayabildiniz mi? inanılmaz, akıl almaz şeyler oluyor bu ülkede.
Bu memlekette çok sayıda hukuk fakültesi var. O fakültelerin öğretim üyeleri, hukuk profesörleri var. Bir kaç yürekli insanı okuyor dinliyoruz. Peki, geri kalan yüzlerce profesör bu hukuksuzluk ve haksızlıklar karşısındaki tavırları nedir? Nasıl bu kadar sessiz ve suskun olabiliyorlar. Vicdan diye, sorumluluk diye bir şey var mı bu dünyada? Kendi adına verimli bir dönüş yapan eski arkadaşımız Zafer Üskül, geceleri nasıl rahat uyuyabiliyor? Ne demektir inandırıcı hiçbir kanıt olmadan yıllarca özgürlükten yoksun bırakılmak. Başbakan gazetelerin genel yayın yönetmenlerini toplantıya davet ediyor. Onlara özgürlüklerden ve demokrasiden söz ediyor. O gazeteciler bunları isyan duygusuna kapılmadan nasıl dinleyebiliyorlar , merak ediyorum. Hangi özgürlük, hangi demokrasi? Niçin basın üzerindeki ağır baskıyı, başbakanın gazete patronlarını tehdit eden konuşmalarını sorgulayamıyorlar?
Şu gazeteleri almayın, okumayın, onu basın konseyinden kovun, gibi çok demokratik! hitaplarının, Silivride yıllardır yatan ve aileleri ile bayramlaşmalarına bile izin verilmeyen insanlara yapılan zulümün hangi demokrasi anlayışına sığdığını neden soramıyorlar.
Bir önerim var; Demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden yana olan sivil toplum örgütleri bir araya gelerek gazetelerin genel yayın yönetmenlerini ve Hukuk fakültelerinin öğretim üyelerini bir toplantıya davet ederek onlarla ülkedeki hukuksuzluğu, basın üzerindeki baskıları, kovuşturulmayan yolsuzlukları tartışalım ve ve onları özgürlükler için savaşıma çağıralım. Ben ülkemin bu hale gelebileceğini, bütün bu olup bitenlere böyle sessizce boyun eğileceğini ve Türkiye'nin bu kadar ikiyüzlü, bu kadar kalleş, bu kadar dönek, böylesine kaypak, bu denli çıkarcı, uşak ruhlu, tetikçi okuryazar ve aydın müsveddesi yetiştireceğini düşünemezdim.