26 bölümlük gönüllere taht kurmuş anime serisidir. 23 ve 24. bölümler arasında geçen birde movie 'si vardır fakat serinin kendisi kadar ön plana çıkmamıştır. fullmetal alchemist her ne kadar anime sıralamalarında birinci gözüksede bunun nedeni cowboy bebop 'ın daha ciddi duruşundan kaynaklanmaktadır zannımca.
spike'in catidan dustugu sirada arka fonda calan ballad of a fallen angel sarkisiyla aglamami saglayan, serinin en guzel bolumlerinden ballad of fallen angels tekrar tekrar izlemeye degerdir. tv'de su anda tekrarlari gosterilmekte amerika'da. eger ucuz bulursam alacagimdir dvd'leri gelecegimdir.***
kesinlikle diger animelerden farklidir bence. cunku karakterler karizmadir, cok fazla tassaga yer vermez, aksiyondur, cizimler cok iyidir vs vs...* neticede beni burda 7 sene sonra tekrar cizgi film izlemeye baslatabilmis 3 animeden biridir. *
26 bölüm için elimde 200 küsur soundtrack mp3i bulunan, aşmış, mükemmel, inanılmaz, en karizmatik ana karaktere sahip, "sigara içmek öldürür" uyarılarını unutturan, aksiyonu eğlencesi bol ve "faye valentine"li efsane anime.
Bir uzay western 'i. Anlatılması gereken çok şey olan fakat anlatılmayan bir anime. 98 li ve shinichiro watanabe yönetmenliğinde yapılmış bir sanat eseri. içinde bol bol türkiye esintileri görmek mümkündür. Adamların 7-24 aç olmaları bile bir türkiye esintisidir bence.
Anime klasmanında imdb 'nin tepesindedir . müziklerde 70 ve 80lerin caz , blues ve rock Yoko Kanno imzası vardır ki kendisini ayrı bir severim.
Yahu ben ne yazar dururum. izlenince anlaşılacak bir şeydir bu meret.
8. bölümü türkiye'de hatta istanbul'da geçen anime. gerçi biraz türkiye çöl, herkes takkeli tarzında yapılmış ancak şu roco'nun kaçıp kovalandığı sahnede -9-10 dk'lar arası- bir dükkanın adının erdal olduğu, diğerinde aile pazarı yazdığı açık net görülebilir.
retro futuristik bir anime olmasıyla daha çok sempatimi toplamıştır. bountylerin televizyonda reklamının yapıldığı big shot programı çok hoştur. her bölüm bir session olmak üzere, her bölümün adı da bir müzik tarzı ve ya bir jazz, blues klasik şarkılarından etkilenilme isimlerdir. son iki bölüm kanımca en can alıcı bölümlerdir. keşke bu kadar kısa olmasaymış ve karekterlerin geçmişleri üzerinde biraz daha durulsaymış. ee spike'ında dediği gibi geçmiş o kadar da önemli değil. ein ve eduardo biraz daha arka planda kalıyor gibi gözükseler de hikayelerin gidişatında fazlasıyla önemli karekterlerdir.
jenerikte de çalan güzelim şarkı için:
(bkz: the real folk blues)
shinichiro watanabe imzalı efsane anime serisi, jazz, film noir, ve bilimkurgu sentezi anime.
aynı zamanda çılgın bir türk dostluğu sezinlenir bu seride, venüste nargile içen tipler vardır, aynı zamanda ana karakterlerden biri olan ed in babasının adı da appledelhi siniz hesap lütfen dir, ve bu adam cidden bir türk gibi dövüşür kafa falan atar, bir de faye valentine vardır kendisinin faye dunnaway'in uyarlanmış bir hali olduğuna inanırım. tekrar tekrar izlenebilir.
the real folk blues part 2'yi de izledikten sonra sürüp gitmesine alıştığınız ve hiç bitmeyeceğini düşündüğünüz bir yolculuğun sonlandığını farkettirir. beklediğiniz sonu tokat gibi yüzünüze vurmasını biraz yorucu bir deneyim olarak tarif edebilirim.
yaşamda karşılaşılabilicek ne varsa içinde barındıran ve mükkemmele uzanmış detaylar sunan bir animedir. anlatılanları değil anime olarak,ete kemiğe bürünmüş karakterleri olan bir film olarak bile bir kategoriye yerleştiremeyebilir ve kendinizi sürekli olarak karakterlerle özdeşleştirme yarışında bulabilirsiniz. sonunda bi* gözüyle geçmişi diğeriyle geliceği gören spike gibi sonsuzluğa koşabilmeyi düşletir.izleyiciye hikayeyi değil kendini sorgulatabilen sık karşılaşılamayacak kadar mükemmel yapıt.