normal şartlarda bunca ayrım, yıkım, yalan ve talan bir şekilde belasını ve yargısını bulur, bulmalı. tabi "normal şartlar" dediysek, kitaplarda yazan hak, hukuk, adalet ve ahlak ölçülerine göre: yoksa sahada durum ölen ölür, kalan sağlar bize yeter; yani o kadar da şa'apmamak lazım.
insanlar umutları olduğu müddetçe mi hayatlarını değiştirirler yoksa umutları kalmadığında mı? galiba şartlar elverdiği zaman ve şartların elverdiği ölçüde. kimin ne olduğu ve ne yaptığı şimdi de bir sır değil ki, herşey gayet belli, eksik olan tek şey "irade": yarın herşeyi değiştirme gücünde aman aman çok dehşet yepyeni şeyler öğrenilmeyecek, içinde yaşanılan dehşet zaten erişebileceği üst mertebeye çoktan erişmiş. "nerede ve neden bu kaybolan canlar, yıllar ve paralar?" diye dertleri olan iradeden bahset sen; hesap sormak için bile değil, kayıpların farkında olarak bir gelecek talep edebilen o iradeden bahset.
bugüne dek "kasten görmüyor olmak"tan tuhaf bir keyif almış olan bir tayfa var. bunlar yarın bir şeyleri yeniden keşfetmiş gibi rol kesecek ve "biz de kandırıldık" diyecek. buna inanan enayiler de bulunacak...