hala ölüm oranları yüzde 2,5 falan deniliyor. profesörü bile kıt ülkenin.
hangi ölüm oranları hala kontrol altında olup yaşayanlar üzerinden veriliyor dünya üzerinde?
ölüm vakaları kapanan vakalar (closed case) istatistiği üzerinden verilir.
türkiyede ölüm vakası: 574
türkiyede iyileşen sayyısı: 1042
574/(574+1042)=0.3551 yani %35.51.
türkiyede ölüm oranı budur. öyle yüzde 2,5 olsa herkes dışarı çıkar embesil.
Tüm dünyaya bulaştıktan sonra, dünyadaki tüm insanların akciğerine bir şekilde kapak attıktan sonra insan hayatını/ömrünü nasıl etkileyeceğini merak ettiğim virüstür.
Siktiğimin virüsü 60 yaş üstünü yakaladı mı affetmiyor. Bugün 50 yaşındayken virüsü yenenler, yarın 60 küsür yaşına gelince virüsün bünyeye vermiş olduğu hasara karşı nasıl cevap verecek çok merak ediyorum. Yaşlı düşmanı or.spu çocuğu! inşallah bu düşmanlık geçicidir..
Hükümetin COVID-19'a tepkisi, kısa vadede Amerika'yı üçüncü dünya devletine çevirecek. Ekonomiyi tahrip etmek, milyonları işten atmak, karşılıksız para basarak enflasyona yol açmak gibi -sıradan bir nezleden çok daha az ölümcül bir virüse karşı gelmek adına- alınan gaddarca tedbirler, son derece ciddi ve eşi benzeri görülmemiş dallı budaklı sonuçlar peydahlayacak.
Medeniyetin cilası kısa vadede soyulacak. Pratik olarak herkese “sığınaklara” emri verildiğinde dışarıda -sadece üretilmesine izin verilen- gıda ve diğer ihtiyaçları temin edebilmek için birkaç kişi kalacak. Bu abartılı “yeni felaketin” ilk birkaç günü içerisinde sabırsız vatandaşlar marketleri muhasara altına alıp konserve ve ekmek raflarını boşalttı. Bu, kartel medyasının nihayetsiz yalan haberleri ve kıyamet senaryosu mesajları nedeniyle oluyor.
Önümüzdeki aya ya da bir sonraki aya doğru biraz ileri saralım. işten atılan ve açlığa maruz kalan milyonlarca insan -kıtlık ve açlıkla yüzyüze gelen her insanın yapacağı gibi- isyan yağma ve şiddetle reaksiyon verecek.
Asker, şu anda New York City ve Baltimore'da sokaklarda. Bize, sahra hastaneleri kurmak ve otelleri, enfekte olmuş kişilerin tedavi edilebileceği yoğun bakım ünitelerine çevirmek üzere görevlendirildikleri söyleniyor.
Gel gör ki bu soylu çabanın ardında; lüzumsuz bir tecrit planını yürürlüğe koyma, yağmacı ve isyancılara ilaveten medeniyetin sistematik biçimde parçalara ayrılmasına öfkeli ve birçoğu (doğal yahut suni) bu virüs salgınını ekonomik resetleme ve elitist güdümlü küresel totaliter otoriteye bir kılıf olarak gören halklara karşı ölümcül bir mücadeleye girişme planı durmakta.
Önümüzdeki aylarda bunun gibi analizler yayınlamak muhtemelen tehlikeli bir pratiğe dönüşecek. Hâlihazırda ayan beyan ortada ki devlet -gerçekte, propagandaya aldanmış nüfusun çoğu- absürt mübalağa ve yutturulmaya çalışılan tekmil yalanın dışındaki sözleri tolere etmeyecek.
Devlet bu senaryo için uzun zamandır plan yapıyor. Varlık balonunun ve Ponzi Düzeni ekonomisinin sürdürülemeyeceğinin ve çöküşün feci olacağının farknda. Plan, çöküşten COVID-19'u sorumlu tutmak. Bu şeklide sadece gerçek suçluları (Federal Rezerv ve diğer merkez bankaları, yatırım şirketleri, diğer dolandırıcılar ve ekonomik mücrimler) beladan kurtarmakla kalmayacak ayrıca onları trilyonlarca dolar nakit aktarımı ile besleyecek.
Örneğin Trump, -eli kulağında- havacılık endüstrisini kurtarma gündemi kapsamında, bunların, öngörülen küresel ekonomik dalgalanmalardan korunmak yerine kendi hisse senetlerini geri alma müsrifliğinde bulunuyor oluşlarını dikkate almıyor.
Benzinga'nın aktardığına göre: “Seeking Alpha'ya göre, en büyük dört havayolu şikreti ortak olarak son beş yılda -büyük çoğunluğu, Başkan Donald Trump ve Cumhuriyetçilerin baskısıyla 2017'de gerçeklerşen büyük vergi indiriminden bu yana olmak üzere- 39 milyar dolar değerinde hisse senedini geri satın aldı.
Ahbap-çavuş kapitalisti Trump, vatandaşa -ufak bir jest olarak- birkaç yüz dolarlık çekler gönderirken, uluslararası ortaklıklı şirketleri ve bankaları desteklemek içinse milyarlarca dolar gerçekte olmayan para harcayacak. Buysa -uzun vadede- Amerikalıların sadakatını satın almayacak, sadece geçici olarak gazını almış olacak. Bin dolarlık -ya da daha az miktardaki- iki çek sadece birkaç ay idare eder, kurtları kapıdan uzak tutmaz.
Ekonomileri yeniden yapılandırmak ve küresel totaliter bir süper devlet empoze etmek için -muhtemelen ortalama tehlikedeki- bir virüsten yararlanma planı, açılacak olan Yeni Karanlık Çağ'da itaat ve mahrumiyete öncülük edecek. Egemen elitler, bizi kölelerden hallice ve bedavadan yiyici takım olarak telakki ediyor."
Sayesinde yapmak istediğim ve yapmadığım onca şey varmış onu farkettiren şu anımızın en acı gerçeğidir. Defolup gitsin artık.. eski düzenimizi özledik..
bayılıyoruz komplo teorilerini dinlemeye, çünkü hikâye gibi, film gibi geliyor bize, ama en önemlisi vicdan yükümüzü azaltıyor. "vaay, demek amerika’nın işiymiş hepsi!" diyorsun ki ben mağdurum. ya da “çinliler yüzünden oldu bunlar, allah hepsinin belasını versin!” diyorsun ki ben masumum. değilsin kardeşim, ben de değilim.
yunus parkları var mesela, kocaman denizlerdeki yunusları avlayıp havuza tıkıyor, sonra da müzik açıp alkışlar eşliğinde onlara çember çevirttiriyoruz. kısa bir süre sonra 10 yunustan 9’u ölüyor.
yunus 'parkı' , hayvanat 'bahçesi' bunlar hep kelime oyunu. hayvanat bahçesi dediğin şey hayvan hapishanesidir aslında. aptal turistler selfie çeksin diye kaplanları uyuşturucuyla bayıltıyorlar orada. ya da sirkleri bir düşün, filleri sopayla döverek 'terbiye' eden, ayıları ateş üstünde dans ettiren ya da 'kültür' ayağına boğaları şişleyerek "olley!" diye bağıran, horoz dövüştüren, köpek dövüştüren biz değil miyiz?
bir laf vardı, “şayet hayvanların bir dini olsaydı, şeytanı insan şeklinde tahayyül ederdi.” diye. işte aynen öyle!
fotoğraflara bakıyorum, kanada'da geyikler caddelerde dolanmaya başlamış ya da venedik'te gondolların istila ettiği kanallarda balıklar ve kuğular görünmeye başlamış. mevzu sadece hayvanlar da değil, uzay ajansları'nın çektiği uydu fotoğrafları var, çin’de herkes eve çekilince hava kirliliği %25 oranında azalmış. önümüzde ise hala küresel ısınma tehditi var.
velhasıl, insanoğlu olarak dokunduğumuz her yeri kuruttuk. ekosistemi tükettiğimiz gibi hayvanların da doğasını bozduk. bu yüzden hazır bütün dünya eve kapanmışken, “şimdi n’apacağız?” diye düşündüğümüz kadar “dün n’apmıştık?” diye de düşünmeliyiz.
hepimiz birbirimize bağlıyız. o meşhur afrika'da kanat çırpan kelebeğin, kuzey amerika'da yarattığı kasırgayı yaşıyoruz. ‘evde sıkılıyorum yeaa’ diye söylenirken evsizleri düşünün, karantinadayken yıllardır abluka altında olan filistin’i düşünün. sevdiklerinizden ayrıyken, riske atmamak için onlara sarılamazken mültecileri, depoladığınız yemekleri pişirirken afrika’daki çocukları düşünün. hepimiz birbirimize bağlıyız ve bu yüzden bütün bu olanların tek bir suçlusu yok. hiçbirimiz masum değiliz ve ya birlikte yaşamayı öğreneceğiz ya da hep beraber yok olacağız.
entryi biraz da güzel şeylerden bahsetmek adına kathleen o’meara'nın 156 yıl önce yazdığı bir şiirle bitirmek istiyorum:
"ve insanlar evde kaldılar,
kitap okudular, dinlendiler.
sanat yaptılar, oyun oynadılar
ve yeni varoluş yollarını öğrendiler.
durdular.
daha derinden dinlediler.
biri meditasyon yaptı,
biri dua etti,
biri dans etti,
diğeri kendi gölgesini keşfetti.
insanların düşünceleri değişti.
iyileştiler.
cahilce, tehlikeli, anlamsız ve vicdansızca yaşayan insanların yokluğunda
dünya iyileşmeye başladı.
ve tehlike sona erdiğinde
insanlar ölüleri için ağladılar.
ve yeni kararlar aldılar,
yeni bir dünya hayal ettiler,
yeni yaşam biçimleri yaratıp
dünyayı tamamen iyileştirdiler.
Ne zaman sokağa çıksam sabaha kadar uyuyamıyorum acaba korona mı oldum diye. akşamdan beri boğazım kaşınıyor, öksürüyorum, kaşınıyorum kafayı yicem amk yakında.
Dünya bunu yaşayacak baylar, kaçış yok. Ölen ölecek, kalan kalacak. Daha önce üretilmiş bir aşı da olmadığı için bu salgını engellemenin hiçbir yolu yok. Er ya da geç, çoğu insana bulaşacak. Bulaşıyor da..
yapılması gereken şey kabullenmek. Korkmak değil.
Kötü haber, italya'da 31. günde 27.980 vaka vardı, bizde ise 47.029. Yani neredeyse iki katı.
iyi haber ise, oradaki 31. gündeki vefat sayısı 2.158 iken, bizde 1.006. Yani yarısı kadar.
Sosyal medyada Kahvenin Koronavirüsü (Covid 19) uzak tuttuğuna ilişkin bir paylaşım dolaşıyor. Bana da özel mesaj yoluyla geldi. Kesinlikle yanlış. Öyle bir şey olsaydı, Kahveyi seven ve dünyaca ünlü bir kahve kültürü olan italyanlar bu kadar kayıp vermezdi. Aman ha... Sakın böyle saçma şeylere inanmayın. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2008719/+