cotton candy

entry463 galeri6
    38.
  1. 37.
  2. belki hiç bir entry sini okumamışımdır belki de sokakta duysam sözlük yazarı olduğunu bilemezdim cahilliğime bağışlayın. ama nedense tüylerim uzun bir süre kalktı ve inmek bilmedi. mekanı cennet toprağı bol olsun. ailesine de sabırlar dilerim.
    3 ...
  3. 36.
  4. mekanı cennet olsun. yakınlarına allah sabr versin.
    tum yazarlarımızın bası sağolsun.
    2 ...
  5. 35.
  6. allah rahmet eylesin,sevdiklerine sabır diliyorum buradan. mekanı cennet olsun.
    2 ...
  7. 34.
  8. 33.
  9. kendisine allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyorum. hepimiz bir gün o büyük meydanda buluşacağız.
    2 ...
  10. 32.
  11. allah rahmet eylesin.. kelimeler kifayetsiz.
    2 ...
  12. 31.
  13. Allah rahmet eylesin. Ölüm herkes için çok erkendir. Ama bu sefer hakikaten acele etmiş.
    2 ...
  14. 30.
  15. an itibariyle hayata gözlerini yumduğunu öğrendiğim yazar. mekanın cennet olsun.
    1 ...
  16. 29.
  17. 28.
  18. vefat haberi gelişmelerde yanmış olan yazar. allah rahmet eylesin. akınlarına sabır versin diyoruz. ölüm her yerde ve üzücü.
    2 ...
  19. 27.
  20. allah rahmet eylesin, böyle gelişmeler görmek istemiyoruz olaydır. allah ailesine sabır versin.
    3 ...
  21. 26.
  22. allah rahmet eylesin dediğim sözlük yazarı.
    dünyada ölümden başkası yalan demiştir bize kendisi.
    uğurlar olsun.
    4 ...
  23. 25.
  24. tanımazdım, etmezdim ama sonuçta sözlüğe emek vermiş. allah rahmet eylesin. mekanı cennet olsun kardeşimin.
    5 ...
  25. 24.
  26. yattığı yer nur mekanı cennet olsun diye dua ettiğim arkadaşımız. yalan dünyadan gerçek sevgiliye ulaşmıştır.
    7 ...
  27. 23.
  28. eczacılık la ilgili yaptığımız tartışmayı hatırladım da ne kadar boşmuş. saçma ve gereksiz ölümden gerisi teferruat. allah rahmet eylesin.
    23 ...
  29. 22.
  30. allah rahmet eylesin. kalanlara ömür dilemekten başka çare yok.

    daha önce birkaç tartışmamız olmuştu kendisiyle... bazı konuların ne kadar boş olduğunu, zıtlaşmanın yersiz olduğunu hayat her şekilde öğretiyor insana.

    hiçbir şey ölüm kadar kesin değil. hiçbir şey insandan değerli değil.

    anlıyoruz. tabi yine her zamanki gibi geç anlıyoruz.
    27 ...
  31. 21.
  32. gözlerimi yaşa boğan yazının yazılmasına neden olan ölümünün ne kadar zamansızca olduğunu düşündükçe tekrar gözlerimin yaşardığı tanımadığım yazar. melek gibin değil, melek yazar.
    9 ...
  33. 20.
  34. gencecik yaşta aramızdan ayrılmış ve meleklerin arasına karışmış yazar. mekanı cennet olsun, ruhu huzur bulsun.
    6 ...
  35. 19.
  36. gencecik yaşında o rezil hastalığa yenik düşmüş yazar. tanımazdım ama her ölüm kadar acı. allah ona gani gani rahmet eylesin, geride kalanlara sabırlar versin.
    17 ...
  37. 18.
  38. allah rahmet eylesin, sevenlerine de sabır versin. gerçek sevgiliye kavuşmuş olman dileğiyle...
    9 ...
  39. 17.
  40. --spoiler--
    Kara gözlerinde mahmurca gülüş,
    Gayrı uyanılmaz uykunda mısın..?
    Başın yastıktan kayıp, toprağa düşmüş,
    Şehadet yolunun ufkunda mısın..?

    Çizgilerle dolu ellerin yüzün,
    Bilmem ki sen kaç yaşındasın ?
    Bizi yalnız koyup göğe süzüldün,
    Acın dayanılmaz farkında mısın ?

    Dudakların sanki bir şey söylüyor,
    Sen artık ölüm makamında mısın ?
    Melekler dahi sana özeniyor,
    Cennette döşenmiş tahtında mısın..?

    lisan çıldırıyor, dil nasıl döner ? ben bu gece başıma büyük bir balyoz yedim... ne desem bilmiyorum, şu anda hangi kelimeleri tesbih tanesi misali sıralayacağımı bilmiyorum...

    sana nasıl bir ölüm yazısı yazayım ki ? sen zaten dudaklarında tatlı bir tebessümle bıraktın kendini ölümün kucağına... henüz 20 yaşındaydın... ama ölüm, yaş ayırt etmiyor ki, bir anda - tak - diye kapıyı çalıveriyor ! seninle bir ara konuşmayı kesmiştim, bana tipik seri malı kadınlardan gibi gözükmüştün. fakat bunun öyle olmadığını daha sonra anladığımda iş işten geçmişti, sen bir trafik kazası geçirmiştin, neyse ki ağır yaralı olarak atlatmıştın. fakat ölümün trafik kazasından olmayacaktı, bunu sen de biliyordun...

    ben çok duygusal bir adam değilim burcu ! bak bunu sen de biliyorsun... şu anda sen öldün, fakat ben sanki yaşıyormuşsun gibi bu yazıyı sana yazıyorum...

    yahu ne oldu sana ? allah ! deyip şöyle bir doğrulsana !!
    burcu kalkamaz, dirilemez mi ? odası mühürlü girilemez mi ?

    öyle olsun madem !
    girilemesin bakalım...

    velhasıl kelâm, diyordun ki, ben rüyamda hep aynı yeri görüyorum...

    ''ne görüyorsun demiştim ?''

    ''bir mezar diyordun... '' belli ki yakında gideceğim '' -

    saçmalama burcu, sen kimsin ki allah sana rüyanda ölümünü göstersin, sen evliya mısın ? - demiş, kendi ölümümüzü şöyle tayin etmiştim zihnimde ve sana da söylemiştim hoşuna gitmişti; - ah inşallah - demiştin;

    ben 63 yaşındayım. sen de benim yanımdasın. ( sana söylediğim gibi, 63' ten fazla yaşamak ahlâksızlıktır ) ben büyük doğu davasını ilerletmişim, ve hatta memleketin başındayım, ( nasılsa hayal kurmak bedava ) belki de sen first leydi' sin. aracımızdan iner inmez benim üzerime yağmur gibi kurşun boşaltıyorlar, haddinden fazla mermi kuvözden sekiyor da biri senin başına isabet ediyor. böylece çekip gidiyoruz dünya sahnesinden, cenazemiz çok kalabalık oluyor...

    olmadı.
    mümkün olmadı.
    bu da, ben tek başıma kurşunlanacağım anlamına geliyor ki, yanımda sen olmayacaksın.
    hoş, gideceğimiz yer bir tabi...

    çok sevdiğimiz, hayran olduğumuz, fikirlerimizin şekillenmesine sebeb olan necip fazıl' ın bir dizesi şu anda kulaklarımda yankılanıyor;

    - sanki kulağıma gaipten bir ses, buluşmalar kaldı mahşere diyor -

    biz seninle mahşerde buluşacağız.

    sen, çok arzuladığın bir yere gittin, sadece 2 dakika göz yaşı döktüm arkandan, tamam kızma ! vallahi fazla ağlamadım. sadece 2 dakika. sonra gazeteden biri aradı, lenin' e küfretmişim bir yazımda ben güya, o kısmı çıkaralım mı dediler, 2 dakika da onlara ağladım...

    - senin parladığın dönemleri göremeyeceğim için çok üzülüyorum - demiştin.

    yavrucuğum ne parlaması, beni bu gece söndürdün sen. çivi misali, olduğum yere çaktın beni. sen gittin, e beni de şu dünyada anlayan akvam-ı nisvam güruhunun içinden tek kadın olan sen, beni anlayan tek kadın, e sen de çekip gittin !

    5 yaşındaki bir fotoğrafın... sapsarı uzun saçların, limon renginde kaşların, öyle sevimli.
    şimdi o kız, toprağın altında, taze ölü öyle mi ?

    çok sevdiğin malcolm x' le aynı günde öldün.
    21 şubat benim hayatımda her zaman büyük hadiselerin gerçekleştiği bir gün olmuştu.
    21 şubat' ta biz, 2001' de her şeyimizi kaybetmiştik.
    21 şubat 2010' da ben seni de kaybettim.
    yo, aslında kazandım.
    bana gönderilmemiş mektuplar yazmıştın. '' ben öldükten sonra okuyacaksın onları '' diye.
    nasıl cesaret edip okurum ben şimdi o mektupları ?

    trafik kazası geçirdikten sonra iyileşmiş evinde yatıyordun. '' ben öleceğim hissediyorum '' diyordun. her seferinde tersliyordum seni, - haddini aşma - diyordum, allah kur' anında buyurmuyor mu;

    '' içinizden hiç kimse, ne türlü belaya düçar olursa olsun ölümü temenni etmesin ! ''

    ama sen hayatı sevmiyordun. ailen varsıldı, parası vardı, fakat onların arasında mutlu değildin. itü' deki profesör hocan, yanında taşıdığın sezai karakoç ve necip fazıl kitaplarını görünce - bu gericileri mi okuyorsun - demiş, sen de - terbiyesizlik yapmayın o gerici dediğiniz adamlar benim hayat felsefemi oluşturdular - diyerek onu terslemiştin. aynı günün akşamı profesör, babana telefon açmıştı;

    - bravo ! mükemmel bir vatan haini yetiştirmişsiniz...

    bir kaç gün sonra;

    - kadir ben akciğer kanseriyim - dedin.

    - yalan söylüyorsun burcu ! - dedim.

    cevabın gülümsemek oldu... doğru söylüyordun, ölüme gülümsüyordun...

    ve 18 şubat...

    - kadir bir rüya gördüm -

    - ne gördün burcu -

    - 21' inde gidiyorum '' dedin...

    - gideceksin biliyorum, ama inşallah gecikir gidişin - dedim.

    gecikeceğini umuyordum. bir kaç ay daha sadece. pier loti' de bir çay daha içmeden ölmeyecektin.

    derken, 21 şubat 2010... pazar günü... rezil bir hava... üstüme bindikçe biniyor kasvet, ama senin öldüğünden, o gün öldüğünden habersizdim, söylememişlerdi. sakarya' ya gitmiştin, çok sevdiğin anneannen orada yatıyordu. kendine mezar yeri bile seçmiştin.

    bugün, 23 şubat. benim hiç yaşamadan yitip giden baharım, taze toprağında bembeyaz kefeninin içinde uzanmış yatıyor şimdi. ama dudaklarında dünyaya ve bu ahmaklar sürüsüne alaycı bir tebessümle...

    hey sakarya ! sana mı kaldı bu yük !
    sana mı kaldı burcu' yu bağrına basmak ulan ?

    ah burcu... sen bir öldün de, beni binbir öldürdün !
    allah' ın rahmeti, sonsuz kere üzerine olsun !
    sen artık zamansızlığı seçtin ve mekânsızlığa geçtin !

    ve bir film açtım şimdi; yönetmen: mesut uçakan.
    seninle izler gibi izliyorum...
    filmin adını mı merak ediyorsun burcum ?
    dur hemen söyleyeyim;

    kelebekler sonsuza uçar...

    kadir sarıkaya

    --spoiler--
    156 ...
  41. 16.
  42. 15.
  43. yirmi yaşında kansere yenik düşmüş yazar. nur içinde yatsın.

    --spoiler--
    Bu dünyada bir nesneye
    yanar içim göynür özüm
    yiğit iken ölenlere
    gök ekini biçmiş gibi
    --spoiler--
    38 ...
  44. 14.
  45. her zaman 'mükkemmel' kalacak dost.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük