kotu dusunmeyin. converse fabrikasinda calisan isci icin alir o ayakkabiyi. eger almazsa bilir ki fabrika iflas eder, iflas ederse isci isinden olur. ince dusunen kisidir.
eskiden de özgürlük isteyenler, protesto edenler benzer şekilde yaftalanmıştı. bu aslında dışardan güdümlü bir devlet politikasıydı. çünkü demokratik hakkını kullanamayan kuzular isteniyordu bazıları tarafından, ve en kolayı hakkını arayan kişilere bok atmaktı.
aslında bu bok atan vatandaşlar düşünemiyorlar ki, protesto etmek demokratik hakkın gereğidir, ve aslında o eleştirdiklerin senin de hakkını korumaya çalışıyor. hani rte deyimi ile ileri demokrasiye geçmiştik? protestoya bile hoşgörü gösterememek mi ileri demokrasi?
eskiden kominist denirdi hak arayan insanlara, bu insanlara, dinsiz denirdi, din elden gidecek bunlar yüzünden denirdi, en temel demokratik hakkını kullanana. halk böyle düşmanlaştırılırdı bunlara.
sonralarda yaftalayanlar kendilerince çelişircesine başka bir söylem buldular. protesto edenler, demokratik hak arayanları israil kışkırtıyordu.
hatta bir dönem kemalist, statükocu diyerek aşağılamaya çalıştılar akıllarınca daha çok demokrasi isteyenleri.
şimdilerde ise converse giyen nasıl protest olabilir ki deniyor...
aslında bu süreç yaftalayanların, suç atanların da nasıl yozlaştığını, sisteme ayak uydurduğunu, sistemin adamı olduğunu gösteriyor.
zira eskiden protest gençler ideolojileri ile yargılanırken; şu an yaftalayan da apolitik, dönemin adamı olduğu için, hiç bir ideoloji bilmediği, düşünemediği, ancak televizyondan öğrendiklerini bildiği için; ideolojisi, düşüncesi ile yargılayamıyor bu protestocuları, başka bir argüman öne süremiyor, ancak giydiği ayakkabı ile eleştirebiliyor.
aslında o da onun deyimi ile converse giyen kadar yozlaşmış, kapitalistleşmiş ki, karşısındakini ancak bilebildiği kadarı ile vurmaya çalışıyor. marka ayakkabısı ile. düşünceleri ile değil. zira kafasında bir düşünce, ideoloji yok.
bu hep böyleydi, bazı gençler hep kullanıldı dış güçler tarafından demokrasi isteyen halka karşı, eskiden kominizmle korkutularak, şimdilerde kemalizmle.. ve tv dizileri ile uyutularak.
edit: burda bir parantez açmak isterim, demokratik hakkını kullananları da bazı pkk'lılar kullanmak istedi. demokratik hak aramak ve solculuk asla pkk sempatizanlığı değildir, ve demokrasi diye bağıranlar arkasından pkk solaganı atıyorsa bu yukarda anlattığım kişilerden, saygı duyduğum kişilerden değildir. ama her demokratik hakkını arayanı da, solcuyu da pkk'lı sanmak, ayrıca bir cahilliktir... demokratik hakkını arayan öğrencilerden ve solculardan coğu da pkk'ya karşıdır, lanet eder. kısacası demokratik hakkını arayanları pkk sempatizanı ilan etmek ancak pkk, ve bu ülkede demokrasi istemeyenlere yarar. ve bu, cahillik, ve oyuna gelmektir.
yanlış anlaşılmış gençtir. hoş gerçi ne mutlu devrimci gençlere ki seslerin yükselmesi, hakkın aranması gibi bir anlamı karşılıyorlar yurdumda... bana göre çeşitli ikilem ve çelişkileri, bünyelerinde barındırıyor olsalar da hala.
bir halk deyimimiz vardır "her sakallıyı deden sanmak" şeklinde. ve bu sözün neticesinde de bir durum çıkar ortaya. ki o da "nenenize kötü gözle bakılacağı" şeklindedir. bu öncül bilginin ardından; yumurta fırlatan gencin alnında mı yazıyordu "devrimci" diye? ya da ne bileyim arkasına geçip de birinin devrimci olduğunu falan mı fısıldamış kulağına?
he bu profilde sözümona devrimciler yok mudur? katiyen ikiyüzlü davranmıyorum; sürüyle var. ama gel gelelim ki bir güruhun içinde bu kadar "yumurta" olması çok daha elem verici geliyor şahsıma... hassasiyet de kendilerinden olanın kırılmasına anladığım kadarıyla. yoksa ki hiç bir haysiyet sahibi insan evladı çıkıp da "anne karnındaki çocuğu öldürmek" ile "bir siyasiye yumurta atmak" eylemlerini bir tutamaz. bunu yapanı var yumurtadan çıkmamış civcivler arasında, yazık... inandıkları, inanca yazık. bana kalırsa her ikisi de üzerine kırmızı çapraz şerit çizilip de "yapılmaması gerekenler" listesinde yer almalıdır bir insan için. ama birisi listenin en başında yer alırken bir diğeri sonlarda yer bulur kendisine benim, kendi perspektifimde. çok şükür miyopluğum başıma bela ama henüz görebiliyorum...
öncelikle her gördüğün yıldızlı ayakkabıyı converse sanmayacaksın. ama bazılarında alışkanlıktır onlara her sakallı dede, her tesbih sallayan hacıdır ya ne de olsa...
Converse giyen devrimciler kimseleri protesto edemez madara olur.
ozaman aynı gencin ;
telefonla konusmaması lazım zira kendileri araplara satıldı
aracı varsa (ki o da yasak türk menşeili araba olmadından) muayene ettirme çünkü bu işler almanlara satıldı
bankalarla işlem yapmayı ise aklından bile geçirme
muğla ve antalya çevresinde yaşamayı bile düşünme çünkü topraklarının çoğu satıldı.
unutmadan
bir daha da ayağında converse varken protesto falan etme kimseleri
ota boka devrimci genç diyen liselilerin hakkında yorum yapmaması gereken genç. belki de bu gençler devrimci olma yolunda ilk adımı atıyorlardır yeğen? olamaz mı ha? belki de kendilerini devrim yaptıktan sonra devrimci olarak niteleyecekler he?
komünist converse giymez, marka giyemez diye düşünen cahil zırvasıdır komünistlik kılık kıyafetle değil beyinle,düşünceyle alakalı olan bir yaşam biçimidir. ayrıca madem amerikan mallarına bu kadar karşısınız niye herşeyi yabancılara satıp duruyorsunuz diye sorarlar adama.
tamam da zaten converse denen markanın çıkış amacı, ortalıkta dönen cincon markalarından sıkılanların tepki olarak giyebileceği bir şey yaratmak idi. Yani aslında; amaç olarak çok paralel converse'le devrimci gençler. Günümüzde ise cinconlar bu markayı da ele geçirdiği için bize tam tersiymiş gibi geliyor. olay bu yani. bir zıtlık yok.
converse ayakkabı ile yumurta arasında hiçbir alaka olmadığını düşünecek kadar zeki bir devrimcidir. Ek olarak, converse ayakkabıyı convers olarak yazan bir yazarın düşüncelerini de kaale almayacak bir devrimci gençtir.