constantino kavafis

entry2 galeri0
    1.
  1. Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratan Yunanlı şair Konstantinos Kavafis 17 Nisan 1863'te iskenderiye'de doğdu, 29 Nisan 1933'te yine aynı kentte öldü. Tam adı Konstantinos Pétrou Kaváfis'tir. istanbul'dan iskenderiye'ye göç eden bir Rum ailesinin dokuzuncu çocuğudur. Kavafis çocukluğunda bir süre ailesiyle birlikte ingiltere'de Londra'da kaldıktan sonra yeniden Mısır'a dönmüş, istanbul'a, Paris'e, Londra'ya ve Atina'ya yaptığı kısa yolculuklar dışında yaşamının tamamını iskenderiye'de sürdürmüştür. iskenderiye'ye döndükten sonra Su işleri Bakanlığı'nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, iskenderiye Borsası'nda simsar olarak çalışmıştır. Ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan Kavafis yalnızlık içinde ölmüştür. ilk şiirleri 1903'te Yunanistan'da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907'de Nea Zoe adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi. Bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi. En önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.

    Kavafis Hıristiyanlığa, milliyetçiliğe ve heteroseksüelliğe ilişkin geleneksel değerleri reddetmiş, şiirlerinde Roma, Bizans ve Helenistik dönem tarihlerinden yol çıkarak yarattığı dramatik atmosfer içinde güncel olanı lirik bir dille ele almıştır. Kullandığı dil, klasik kurallara bağlı kalınarak geliştirilmiş gösterişli ve incelikli Katharevusa ile halkın konuştuğu Demotikos'un özgün bir karışımıdır. Tarihsel olarak nitelendirilen şiirlerinde kendi özgün kişiliğini başka başka karakterlerin ağzından konuşturarak ince alaycılığa denk düşen dramatik bir anlatımı oluşturmuştur. Düzyazının sınırında duran şiirlerinde içtenlik ve gerçekçilik egemendir, şiirin bütünü tek bir imge olarak yer alır.

    KALELER

    Düşünmeden, acımadan, utanmadan
    yüksek kaleler kurmuşlar dört yanıma.

    Umutsuzluk içinde böyle hep
    bir şey düşünmez oldum alınyazımdan başka.

    Dışarıda görülecek bir sürü işim vardı
    ben nasıl sezmedim kaleler kuruldu da.

    Ses seda işitmedim çalışan işçilerden
    habersiz kapadılar beni dünyanın dışına.
    1 ...
  2. 2.
  3. uzak

    Bu anıyı anlatmak isterdim...
    ama nasıl solgun... hiç bir şey kalmamış gibi-
    çünkü uzaklarda gömülü,
    ilk gençliğim yıllarında.

    Yaseminden gerilmiş bir ten...
    o Ağustos
    gecesi? Ağustos muydu? - o gece...
    Yalnız gözleri hatırımda hayal meyal;
    gözleri, sanırım
    maviydi...
    Evet, evet mavi, gökyakut mavisi.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük