hakkında hiçbir şey bilmediğim ve bilmek de istemediğim muhteşem sesli kadın. o söylesin sadece. ne söylüyor nerde söylüyor benim umrum değil. o sese ibadet ederim ben, o derece.
hakkında ispanyolların da birsey bilmediği insan ya da bana hep bilmeyenler denk geldi.ben sanıyorum ki orada cok ünlü, ispanyadayken sohbet sırasında ispanyollara felan soruyorum, kimse bilmiyor, sarkılarını söylüyorum, duyan yok. tabi benim bilip onların bilmemesinden duydukları utanc sebebiyle arkadaslarına mesaj atıyorlar felan ama sonuc değişmiyor.ilginc.
son yapılan bir röportajında, izmir'e ilk kez geleceğini söylüyor heyecanlı bir şekilde. Pasion turca ekibinden "yazın izmir'de olmak çok güzel" diye duymuş sonra üstüne diyor ki : "umarım izmir'i gezebilirim", ah yirim seni senyorita, ispanyol kiboşum benim.
hüznü kucaklayan şarkılar başlığı altında çeşme'ye gelecek olan süper sesli kadınlar listesinin başını çeken kadın.
tabi şöyle bi şey var ki, bizzat hüznü yaratan o.
"Şarkıları bizi kendi aşk hikayelerimizle yüz yüze bırakıyor Ve öyle bir yere bırakıyor ki, en çok hayal kırıklıklarımız göze çarpıyor. Dahası, onu şarkı söylerken dinledikten sonra herhangi biri aynı hataları yapmaya kesin kararlı olabiliyor çünkü tutku içinde herhangi bir kural, sağduyu, tedbir ya da pişmanlığa yer yok..."
gelmis gecmis en muhtesem sesli kadin vokallerden biridir. sesi sanki uzun yillar sigara ve alkol tuketmiscesine boguk ve catallidir ama kulaginizi rahatsiz etmek yerine sizi icine ceker. merak edenler icin en dinlenesi sarkisi icin buyrun (bkz: no habra nadie en el mundo)
öyle bir sesi var ki... o muhteşem zenci gırtlağı ve flamenko tarzını birleştirmiş. cızırtılı sesi o kadar içten gelir ki. saatlerce bıkmadan dinler aşkı hissedersiniz.
ablanın sesini dinleyip hayran olmamak elde değil. 100 kişiye sordum 99'u "bu ne s.kim şarkı amk!" dedi. "müzik kültürünüze sıçıyım lan sizin" dedim. tebriklerimi yolluyorum kendisine iyi ki varsın buika bacı.
"soledad" ve volveras" harika şarkılardır ve harika söyler kendisi. melankoliyi sevmeyen insanların her zaman dinleyebileceği bir ses değildir buika ama tartışmasız dinleyen herkesi etkilediği kesin.
kadıköy'de tesadüfen girdiğim bir dükkanda karşıma çıkan nina de fuego albümüyle aklımı başımdan almıştır; ne zamandır arşivimde olsun istiyordum, aramazken karşıma çıktı albüm.
alacağım diğer her şeyi bırakıp albümü aldım. ikinci tur dinliyorum şu an, mutluyuz!
En meşhur şarkısı (bkz: no habra nadie en el mundo)'dur.Buika bu şarkısıyla gönüllerimizde taht kurmuştur. Şarkıcı, bu parçasıyla kişinin bam telini eline alir vurdukça vurur hatta adamı alır duvardan duvara çarpar efendim.
Te camelo parçası başladığı anda beni bulunduğum zaman ve mekandan uzaklaştıran, büyülenilesi, oktavları zorlayan dinlerken hafif kısık, buğulu, derin sesli esmer ispanyol.
gerçekten de büyülü ve aşk kokulu ses tonuna sahip ispanyol sanatçı. no habra nadie en el mundo ve false modena ile büyüler sizi kendinizden alır götürür bırakır bir yerlerde sonra kendinize gelemezsiniz o derece yani.
tarzına gelince cazz, flamenko, blue karışmış efendim farklı yani zenci çingene kişisi, o kısık sesi dinlemeniz lazım mutlaka, ingilizler bu tarza sahip kişilere smoke voice derlermiş yalan da değil gür ama cızırtılı ama derinden ve hüzünlü aşk kokulu dedik ya gerçekten de öyle.
o değilde sözlük şöyle monica mollina, remedios silvia pisa, concha buika düeti olsa, bir de naci en alamo yu söyleseler birlikte, biz de toplu halde intihar etsek ne dersin.*
editto: düşünüyorumda sözlük **bu kadın bu sese sahipken kimse farkına varmasaydı ve bu kadın böyle sekreter, yönetici yada polis falan böyle alakasız bir meslek yapsaydı dünyanın hali ne olurdu, bu mükemmel sesten habersiz nasıl yaşardık. aman allahım peki ya onun gibi niceleri fark edilemeden bu dünyadan göçüp gidiyorsa.*