Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı.
Eylemlerine gerekçe olarak "ün"ü gösterirler. Onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de, ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için.
Keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar
açtım. Amacıma ulaştığımı sandım bir an. Kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada!
Bir yanılgıydı! iki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. Ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben,
şiire hiç benzemeyen abidik gubik, anlaşılmaz, okurken insanda kabızlığı benzer bir his uyandıracak kadar fazla zorlamalı, kelimenin net anlamıyla sıradan bir şizofren olmasına rağmen arthur rimbaud gibi bir dahiyle kıyaslanabilen ve bu kadar beğeneni ve hayranı olması dolayısıyla aynı zamanda bize bu dünyada ne kadar çok salak insanın yaşadığını (!) hatırlatan süzme yoğurt. diğer ad isidore ducasse'dır (ne önemi varsa, yazdım işte)okumamış olanlara aynı yolda devam etmeleri önerilir.
franz kafka ile arasında bir bağlantı kurduğum büyük yazar. kafka metinlerinin yakılmasını istemiştir. lautreamont böyle bir talepte bulunmadı. onun yakım işlerimi daha farklıydı. lautreamont kendi izlerini yaktı. çünkü yazdıklarının kendinden daha değerli olduğunu düşünüyor olabilirdi. metinlerinde yeralan bazı arkadaşlarının isimlerini değiştirmesi de buna işarettir.
yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı.