hayatim boyunca oynadigim en iyi strateji oyunu. eidos tarafindan cikarilmisti. tum serilerini bitirene kadar omrumun guzel yillarini curuttum bu oyun sayesinde. halen bazi geceler "alarm alarm, ein verletzter" diye bagirarak uyanirim. nazilerin umugunu sikan kahraman askerlerimizle verilen gorevleri yerine goturme oyunu diyebiliriz.
behind enemy lines serisi kafayi bozmaya yetmisti. sapper karakterinin "yes siirr" derken ki sasi gözlerle bakisi unutulmaz haz verirdi.
sonralari men of courage cikti. sabahlara kadar oyna, sabah yat aksam kalk gorev pesinde kos.ozel harekat timi egitimi yaptirdi serefsizler evde bize. derken bolumun birinde takilirsin. 3 ay boyunca gece gunduz ugrasirsin gecemezsin. delireceksindir artik. sifrelere bakmazsin cunki yeteneginle bitireceksin oyunu. * 15 saat ugrasip bolumu gecemeyip babayi aldigin zaman yatarsin. uyumaya calisirsin fakat surekli aklindan strateji uretirsin. bu adami buraya ceksem suna picakla saldirsaam gibi. sonra birden ampul yanar kafada. buldum laaynnn diye anira anira kalkarsin yataktan. ev ahalisi uyanir delirdi galiba diye bakar. yildirim hiziyla acarsin bilgisayari. kafanda gelistirdigin taktikle gecersin bolumu oyunu bitecek sanip sevinirsin. o da ne. yeni bir bolum. hem sevinirsin hem de hayatinda etmedigin kufurleri edersin. olsun canimiz kanimiz komandolarimiz der yeni serilere, yeni seruvenlere atlarsin.
izlemesini çok severdim. o zamanlar şöyle bir şey oluyordu aramızda. misal oyun alıyoruz starcraft, carmageddon, duke nukem, delta force, boss rally, aoe, driver, tiberian sun bunları aramızda hemen bölüşürdük. onun oynadığına ben dokunmazdım benim oynadığıma o dokunmazdı. güzel zamanlardı. vay bee. neredeyse yirmi yılı aşkın süre geçmiş.
vakt-i zamanında sabahtan akşama kadar oynadığım stratejinin babalarından olan oyun. oyunu oynadıktan sonra sokaktaki tesettürlü teyzeleri oyundaki askerlere banzetiyordum nedense. teyzeler her an pardesünün altından makineli tüfeği çıkarıp alaaaaaaarmmmmmm alaaaarrrmmmmm diye bağaracak gibiydi. *
haftalarca bilgisayar başında sabahlamamın sebebi. kendi kendini karın altına gömebilen bir karakter vardı yanında taşıdığı aparat ile radyo sinyallerini bile karıştırabiliyordu. bombacı, sniper ve denizci... oyunun en sonunda stalinin kafasını ezme sahnesi ise ayrı bir hadise. ama oyunun en can alıcı noktası ise alman askerlere yakalanma anıdır ki direk bütün ışıklar üstünüzdedir. yakalanmadan duvardan aşağıya inip o kamyona binmenin verdiği haz hiçbir şeyde yoktur. ama ola ki yakalandınız ve çok karmaşık bir yerde değilseniz dımdızlak sap gibi ortada kaldınız demektir. ne yapsanız ne etseniz bir şekilde buluyor adamlar sizi. o yakalanma anı ve üzerinizdeki el feneri ışıkları ve kaçabilirseniz alman askerlerin behista naraları.. aklımda kalan en güzel sahneleriydi bu oyunun..
teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, oyunlar ne kadar gerçekçi olursan olsun benim için asla vazgeçilmeyecek oyundur. alaarrrm alaaarm sesini duyduğumda hissettiğim ürpertiyi hiçbir durumda hissetmedim bu zaman kadar.
bu oyun benim ruh sağlığımı bozdu lan bir dönem;
üniversite 1. sınıftayken yurtta oynuyorum;
+oğlum niye burdan gitmiyorsun?
johnny: sence
+oğlum önce şunları öldür
johnny: denerim
+herif kaptırdı lan, adamın cümleler değişti. *
belli bir kademeden sonra artık "oha ya ne lan bu devriyeler , gorunmez olsan bile birine toslar geçemezsin" diyerek bıraktığım ama daha sonra bi arkadasımın catır catır oynayarak beni yerin dibine geçirdiği askeri real time oyun.
aşağıdakine benzer replikleriyle kopartan strateji ve aksiyon oyunu:
--spoiler--
-was ist das?
-alaaaarm alaaarm!!!!
-hey hey wer ist da????
-ein kolleg sterb!!!
ve
-at once sir!
-yes sir!
-finally, some action!
--spoiler--
immidiately sir! dediğinde canımı ye dedirten,
i can't do that sir! dediğinde de niye lan mal mısın gitsene işte şöyle kenardan sürüne sürüne dedirtip kafaları yedirten efsane oyun. özledim be *