trompet çalan zenci bar sahibiyle yaptıkları miles davis muhabbeti ve karşısında oturan vincent'in onu öldürmeye gelen kiralık katil olduğunu anladığı zaman yüzünün aldığı ifade tek kelimeyle müthişti.
filmden ince bir detay; disko sahnesinde ortalık iyice karışmadan önce "fbi fbi fbi!!!" diye bağırışların çıktığı sırada, çekik gözlü korumaların olduğu yere sağdan gelen fbi ajanlarının en önünde yürüyen kişi bizim prison break'teki paul kellerman'dan başkası değil!
ilk göründüğü sahne çok kısa sürüyor ve kamera(çekik gözlü korumanın gözünden) ajanın silahına odaklanıp geçiyor; sonraki birkaç sahnede daha açık bir şekilde görülebiliyor.
edit+: bahsi geçen sahneler 78. dakika ile 80. dakika arasında geçiyor.
--spoiler--
her şeye bok atayım da marjinal olayım örneğinin kurbanı olmuş mükemmel bi film.. hayatımda izlediğim en karizma tom cruise'dur bu filmde.. jamie fox da kendinden beklenenden çok daha fazlaydı bence.. filmi 6 kez falan izlemiş biri olarak neden bok atıldığını çözemediğim bi yapım.. altını çizerek de belirtiyor ve soruyorum; bir insan bu kadar karizma ölebilir mi be kardeşim? bence cruise'un son samuray ile birlikte çıkardığı en müthiş iş..
Tom Cruiseun kariyerinde ilk kez kötü adamı oynadığı film. her zaman bize zevk ve sefa şehri olarak sunulan los angelesa son derece değişik bir perspektiften bakış,o büyük metropolün altında yatan suç dünyasının içinde flu ışıklar ve gece klüpleri eşliğinde geziyoruz..
michael mannin her zaman sahip olduğu görüntü hassasiyetine ve estetiğine sahip, vincent'ın bir yandan adam öldürüp bir yandan max'le felsefi sohbetlere girdiği harika bir kurdela..
michael mann sineması gerçek sinema kurtları için çok şey ifade eder. genelde suçluları, peşlerindeki polisleri ama en çok kahramanlarının derininde yatan geleceğe dair imkansız hayalleri ve aileleriyle olan kopuk bağları destansı ve stilize bir şekilde işleyen yönetmeni zaten the heat , manhunter gibi gerçek başyapıtlardan tanıyoruz. miami vice gibi kötü bir işle kariyerini sürdüren yönetmenin ortalama denilebilecek bir ilgi görmesine rağmen, los angeles' i başrolde oynattığı, tom cruise' e nihayet olgun ve sert bir rol verdiği ve filmin sürprizi jamie foxx' un enfes lezzetli oyunu ile kesinlikle defalarca aynı tadlar yakalanarak izlenebilecek bir fenomen olmuştur.
mukemmel los angeles goruntuleri esliginde harika bir aksiyon ve felsefe barindiran film. tom cruise'un simdiye kadarki en iyi performansi ve filmidir kanimca. jamie foxx da ona eslik edince tadindan yenmeyen bir film ortaya cikmis. ozellikle jamie foxx, eli ayagina dolasmis taksi soforu rolunu inanilmaz icra etmis. vincent (tom cruise)'in gece kulubundeki adamlari tek tek etkisiz hale getirerek hedefe ulasmasi ve yerdeki silaha uzanip yatarak iki bacaginin arasindan ates etme sahnesi, olayi bitirmistir. felix (javier bardem) ve max (jamie foxx) arasindaki diyalog kalbe zarar. hardiskimdeki 300 küsür mb helal olsun.
mükemmel bir tom cruise performansı ile başlayıp, güzel diyaloglar ve ayrıntılar ile devam etmesine ve 'süper bir final izleyeceğiz galiba' düşüncelerine rağmen disko sahnesinden sonra saçmalayarak klasik amerikan filmine dönüşüp hayal kırıklığı yaratan film.
hayatımda dinlediğim en güzel soundtrack listesine sahip filmlerden biri. bütün müzikler sahnelere cuk diye oturmuştur. ayrıca ilk kez tom cruise' un oyunculuğu bu kadar ilgimi çekmiştir.
anacaddelerinde gezen kurtlara yol veren kiralık katili ile son kurbana aşık olan taksiş şoförünün hayatının bir gecede değiştiğinin anlatıldığı harika filmdir.
