çok kitap okuduğunu sanan, fakat az kitap okumuş insan zihniyetidir.
bu yanılgının birçok nedeni olabilir..matematik bilmemek, şizofreni uç sebepler olabilir,
çok kitap okuduğunu sanan başka bir zihniyet tarafından yanlış ifade edilmiş de olabilir..
vardır böyle tipler, serseri kılıklıdır, zaten böylesi devrimci falan olmasın. herkese saygı duyabilecekler devrimci olacaksa olsun, yoksa daha 200 yıl daha kendimiz zor anlatırız çevreye.
Bu kadar cehalet ancak tahsil ile olur nerede ise heps yüksek tahsillidir. Üniversite bitireni kendisini profosör sanır. Üniversite bitirmeyeni doktora öğrencisidir.
Çok okumanın değil okuduğunu anlamanın önemli olduğunu anlamamışlardır. Çok okumak ile övünürler çok okuyoruz derler ama okuduklarından ne anladıkları ortadadır. başkada övünecekleri bir naneleri yoktur. Okumak tabiki övünülecek birşeydir ama anlamadıktan sonra istersen günde 1000 kitap oku nafile.
Bir çoğu halkların kardeşliği der faşizime hayır der akabinde "devrim kansız olmaz" der, "sağcılar şöyle böyle" der, hem faşizim yapara hemde ayrımcılık yaparak ha birde unutmadan kendi fikirlerine karşıt olan fikirleri kabul etmeyip sindirmeye çalışarak anti demokratik tavır takınarak tezata düşerler.
Söylediklerinden ve konuştuklarından ve akabinde yazdıklarından okuduklarını analamdıkları ortadadır.
ne kadar okuduklarini bir kenara birakalim, zira 'cok' kelimesi gayet gorecelidir; ama kendilerine laf atan ve zihniyetleri geregi her firsatta onlara karsi disla-sindir-yok et politikasi -tipki zamaninda yaptiklari gibi- izleyen tiplerden cok daha fazla kitap okuduklari kesindir. hic birsey okumamislarsa nazim hikmet, aziz nesin ve karl marks okumuslardir: bir kere marks okumamislarsa kendilerine devrimci falan demesinler.
zamaninda da boyleydi bu. bu tipler solculara bok muamelesi yaparken o solcular 6. filo'yu ulkeden kovaliyorlardi. simdi 'okumuyorlar' diye bok atilan gencler gunumuzun milliyetcilerinin kurtlar vadisi sayesinde nefret ettikleri amerika'nin iligimize kadar girecegini 0 30 yil once gormuslerdi. gormuslerdi de ne yapmislardi, oturduklari yerden tesbihlerini cevire cevire "fak di yues" mi demislerdi yoksa hayatlari pahasina bu sozu eyleme mi gecirmeye calismislardi.
sosyolojiye feci halde ilgi duyan bir istatistikci olarak sunu diyebilirim ki bugune kadar bir milliyetci ile adam gibi bir arguman alis-verisi yaptigim seferler bir elin parmaklarini gecmez. bir nuh derler bir peygamber, bir de turk: hani su kurtlar vadisi'nden sonra astronomik populariteye erismis kavram.
devletimizin temellerinden biri milliyetciliktir evet, ataturk ilkelerinden biridir bir kere. ama bir digeri de halkciliktir... ama bunlarin da devrimcilerin entellektuel birikimi ile olan baglantisi nedir, iste onu da ben cozemedim.