çocukluktan kalma, tam veya ayrıntılı olarak hatırlanmayan zamanlara ait belli belirsiz bazı görüntülerin göz önüne gelmesi.
örneğin:akşam ezanı ile birlikte kesilen saklambaç oyunu...ezan okuyan müezzinin sesinin, annelerin çocuklarını eve çağırmaları neticesinde oluşan bağırışların, köpek havlamalarına karışmasıyla oluşan garip bir sentez.yere yatıp ders çalışırken televizyondaki trt 1 haberlerinin arkadan belli belirsiz duyulması...
hava kararmakla karamamak arasında kalmış bir durumda.
tabi o zamanlar cine 5 falan çok bomba dönemleri maçlar orda.
baba kurmuş çilingir sofrasını bir yandan da maç izleyip deşarj olmakta.
daha o yaşlarda başlayan pazar sendromu , velete herşeyi zehir ederdi zaten içi kararırdı , hele bir de annesi okul kıyafetleriyle uğraşırken görürdümüydü yapılmayan ödevler gelirdi aklına ağlayası gelirdi.
taso
-resmi tasmı
+res
-res geldi başla (süren taso oyunu)
+keptim oğlum keptim işte. kepmek ne homua goyam başka fiilmi yoktu.
he bide karşısındakini tamamen bitirmekvardı ona da kökmek derlerdi.
çizgi film
-koşarak eve yetişmeye çalışan küçük bi çocuk vardı *durmadan yetişmeye çalışırdı pokemona.ama olmazdı işte.haftasonu ise yanlışlıkla tekrarını yakalarsa dünyalar onun olurdu.tamam belki her sabah kalkıp tsubasa yı izlerdi nakatsu onun için yenilmez bir armada wakabayahiyse bir idoldü ama tek yetmezdi tsubasa pokemonda lazımdı.neyse izlediği her kartal vuruşu ve ikiz rövoşatalar yetsindi bari ne yapmalı.
mahalle maçları
-hep kırmızı giyerdi ki tutası kolay olsun kuralları o koysun.2 tane taşı tam 9.5 adım aralıklı koyardı kaleler olurdu.hangi takıma geçse karşı tarafa 2 kişi geçerdi.genelde 10da devre 20de biterdi.o zamanlar kolayı bilmez caprisunına maç yaprdı . maçı bölebilecek tek kişi ise yoldan geçen mısırcı abisiydi.he birde mahallenin bışkın delikanlısı gelirdi ve topu alıp kaleciyi sorardı.kaleci benim derdi ve abi hangi köşe diye sorardı.vururdu.top kaçardı.abi de kaçardı.
yoldan geçen çekilişçi
seyyar araba üstünde birsürü oyuncağı vadı.75 kuruşa çeikliş yapardı.ne zaman çekilişe kalksa garibm hep siktriboktan oyuncaklar gelirdi.herkese öle gelrdi.aslında ordan liralık oyuncak çıkma itimali hiçbir zaman olmadı ki.
daha yazsa roman olur dedi ve entryi bitirme karar verdi.çok yarım kalmıştı entry içine sinmedi.ama ne yapsındı , bunun bile okunacağından şüpheliydi.
kreş, but kokusu, küçük yemek tabakları, kreşten ayrılmadan hemen önce yeni oyuncakların gelmesi, imrenme, 6 tane kızı ayrı ayrı sevme ve hepsinin yanağını okşama.
evin karşısındaki ormanlığı seyretmek.saatlerce seyretmek.
bi civcivin ölmesi.
pembe -gri bi elbise, annemin dağılan inci kolyesini yapmaya çalışmam.
babanın sizi kucağına alarak evin içinde şarkılar söyleyip gezdirerek uyutması.
akla geldiğinde beynin silmeden önce son kez sorması olarak algılayıp üzerine düşünerek tadını çıkarıp veda ettiğim imgelerdir.mesela az önce anasınıfından çıkıp eve geldim. aradaki mesafe elli metre kadardı zaten. kırmızı önlüğümü de seviyorum. bundan sonra hayatım boyunca bu tonda bir kırmızıyı yakalamayabilirim. saat üç suları ama ben saate bakmayı hala bilmiyorum. tv de casper evde kumanda kavgası var. ben ve karındaşlarımın hayatımız boyunca aynı okulda öğretim gördüğümüz tek sene. farkında değilim bunun tabi. mevsim bahar mı yaz mı kendisi de bilmiyor. mayısın sonu haziranın başı gibi. casper ı seyredirken arkadaşlar çağırıyor oyuna. benim için o zamanlar olağanüstü bir şey. çünkü yakın komşularımız arasında akranım kimse yok. dışarı çıkıyoruz. komşunun arka bahçesine. atılmış küflenmiş bir karyola iskeleti var. yaylı maylı üzerinde zıplıyoruz. eğleniyoruz bir şekilde. bugün hayatı çok seviyorum. kalbimin bu ışıltıda kalmayacağını bilsem daha çok severim. film kopmak üzere...hoşça kal. bana acı ve iyi çocuk ol.