uzun uzun anlatmaya gerek yok aslinda merak etmessen merak edilmezsin. ufakken her boku karisitiran cocuklar bozsalarda tamir etselerde ya bozarsam diyen cocuklardan daha cok hayattin hakkını vermektedir. misal olarak örnek vermek gerekirse geriye cekilen ve otomatik olarak giden arabanin dingilinin kiran cocuk o arabanin içini acip tamir ederse yahutta hiç olmazsa tesebbus ederse bile ne mutludur ona. kişi anasinin karninda bazi eri ögrenmez. boza boza dogruyu yapmayi ögrenir. ki bu da onun için ve insanlik fevkalade bir şeydir.
bir tüccar'a sormuslar siz nasil böyle zengin oldunuz diye. ben demiş 5 defa iflas ettim, bunlar bana tecrube oldu ki artik iflas etmemeyi ögrendim.
ammavelakin geleneksel hayatimizda cocuklarimiz için bir düstürü kafasina vuruyoruz. 'bilmediğin boku kurcalama kokusu cikar'' diye.
ama cizz elleme mantiği ile bu ülke bir edisonu nah cikartir yahu.
her şey meraktan baslar hayatta. kimisi saat kurcalar kimisi ise iki elektrik motoruna pervane takarak helikopter yapmaya gayret eder.
yahu henry ford anasinin karninda mi seri üretimi ögrendi yahutta vahiy mi indi göklerden? merak etti ve bu keşfi yapti.
yaratıcılıktan yoksun bünyelerin ortak özelliklerinden birisi.
hiç mi merak etmedin o saatin içinde ne var. o yelkovanı, akrebi çeviren bir güç var. bu gücü hiç merak etmedin mi a güzel. hiç salonun ortasına sermedin mi sofra bezini. hiç kurcalamadın mı eski bozuk saati? yapmadın dimi.
sonra türkiyede araştırma geliştirme sıfır diyorlar. haklılar. çoğu kişi çocukluğunda saat vb şeyler tamir etmemiş ki. merak etmemişki . gerçi doğuştan gelen yetenekler bunlar. insanın içinde olacak. araştırmacı olan insanlar zekası ile zaten ön plana çıkıyor. hayata her zaman bir adım önde başlıyorlar. şimdi bakıyorum şimdiki gençliğe ve tespitimi yapıyorum; çocukluğunda saat bile tamir etmemiş insan yaratıcılıktan yoksundur.
