her çocukta zuhur eden karşı konulmaz istektir. genelde erkek çocuklarında görülsede kız çocukları da az değildir. ufakken legolara sahip olmak ile ilgili de olabilir pek tabii. özellikle de amerikan filmlerinden görülen ağaç evlerin bunda çok büyük etkisi vardır. mahallece toplanılır, ağaç ev yapmaya karar verilir ama ekonomik özgürlüklerimiz kendi ellerimizde olmadığı için çeşitli işlere girilir. kömür taşınır, su satılır, niyet çektirilir. hatta bir arkadaş 10 sene önce böyle gaza geldiğimiz bir vakit, para kazanmak için biz kömür taşırken, o da berbere çırak olarak girmişti. hala çıkamadı salak. neyse geçen gün tanık olduğum bir olayı anlatarak, açmış olduğum başlığı kuvvetlendiriyim en iyisi.
geçen gün mahallenin küçük çocukları toplandılar. kızlı erkekli yaklaşık 15 kişi. arsa olayı yüzünden boş kalan ve sağolsun arsanın sahibi tarafından demirle çevrilen ve çocuklara bi nevi oyun alanı olan arazide bunlar bir sünger buldular. üstüne de temiz bir örtü örttüler. işte orası kuracakları evin yatak odası olmuştu. yanına da manavların kullandığı sandıklardan oturma odası yapmışlardı. iki oda ve bir de onlar mutlu bir yuva oluşturmaya çalışıyorlardı. ilk önce aralarında para topladılar. daha sonra da kızlar alışverişe gittiler, erkekler de ev yapmaya koyuldular. neyse üç tane tahta koyarak soğuk gelmesin diye evin duvarlarını yaptılar ama üstü kapatamadıkları için hepsi üşüdü.
aslında aşağıya inip "ben deniz fenerinden geliyorum kurtarıcağım sizi bu yıkık dökük evden" diyecektim ama sonra erkeklerin "sanane be fakir ama gururluyuz biz" diyerekten ters cevap verebilicekleri ve daha sonra da kızıp bizim evin zilini çalıp çalıp kaçabilicekleri korkusuyla hiçbir şey demedim. neyse kızlar alışverişten geldiler ve hep beraber içeriye girdiler. o anda bir duvar düştü. bir kaç erkek duvarı düzeltirken, kızlardan biri gazoz içmeye başladı, bunun üzerine erkeklerden biri "ya utanmıyor musun? biz burda uğraşıyoruz, didiniyoruz ama sen gazoz içiyorsun. biz de isteriz" dedi. kız da cazgır bi şey olduğundan "ya ne getiriyorsun da ne istiyorsun. defol git evden" diyerek laf koydu. daha sonra evde bir huzursuzluklar, bir kıskançlıklar zuhur etti ve yaptıkları ev sanki yıkılan yuvalarının bir sembolü gibi karşı apartmandaki rıfat abi tarafından yıkıldı. işte o anda bu yıkılan yuva birleşti ve 3 gündür rıfat abinin kapısını çalıp çalıp kaçıyolar.
