belediye başkanının adını "moloz dökülmez" sanmak.
"taş devri"nin etkisende nasıl kalmışsam . tabelalarda "moloz dökülmez" yazılı, altında da belediye yazıyor tabi, hayal gücü tavan yapmış zati, sen gel onu belediye başkanının ismi san...*
ilkokulda ders bittikten sonra okul yakasını çıkarmak. sanki kravat anasını satayım açınca boyunda gevşeme olacak. halbukisi yok. sıkılık aynı sıkılık, gevşeme yok. he karizma için yapılıyorsa bilemem ama görüntü daha kötü bilinmeli.
baban ne iş yapıyor diye soran öğretmene onca kızın içinde serbest meslek demek. özel sektör daha karizmatik ama kimse özel sektör demez.
ne olmak istiyorsun diye soran öğretmene onca kızın içinde doktor demek. jinekolog daha karizmatik ama kimse jinekolog demez.
nerde oturuyorsunuz diye soran öğretmene villada demek. tamam evden karizmatik ama kimse yemez.*
3 yaşındayken, saçlara takıp süslenmek için balkondaki mandalları kullanmak saflıktır...
ama onlara uzanmak isterken 3.kattan aşağıya düşmek ayrı bir saflıktır...*
(bkz: bunu yapan benim imasi olarak uc nokta)
kafayı duvara doğru sertçe vurmak ve acımayacağını düşünmek.
sonradan gelen "tok" sesiyle birlikte vurduğunuz bölge ağrımaya başlar, hızla ivmelenen bir ford mustang'in egzosunun çıkardığı ses gibi ağlamaya başlarsınız.
büyük olmanın dayanılmaz ağırlığını o zamanlar hafiflik olarak algılamanın sonucunda büyümek için çaba sarfemek; büyük kıyefetleri giymek, büyüklerle oturmak, büyük sohbetlere dalmak, yumurtalı/ballı/kakaolu süt içmek.