özellikle kabul günlerinde bilimum kısır,pasta,börek,kek,kurabiye yendikten sonra çocuk bünyede oluşan ağırlıktan dolayı ev sahibinin evinin çocuk odasında son bulan hadisedir...
hatta "çocuğu nerde yatıralım" sendromu da yaşanır ev sahibi ve misafir arasında...
''hanım hadi kalk kalk, cocukları uyandır'' cümlesi ile güzelim uykunun içine edilen ama daha sonra babanın kucagında adrese teslim olarak kendi yatagınıza kargo hizmeti ile sonuclanan güzel bir zımbırtı, hede, eylem..
misafir olunan evden ayrılırken, çocugu uyandırırsınız hadi kalk evladım gidiyoruz dersiniz, çocuk bir türlü uyanıp kendine gelemez, saga sola sendeler durur hatta biara bulundugu herhangi bir yerde uyamaya devam etmek ister ama anne-babası izin vermez.çocuk hem sinirlenir hem de şaşırır.yazıktır çocukcagıza... *
çocuk olmaktır işte... evde kalmak olmasındır da ne olursa olsundur. zaten annenin babanın sohbeti, okeyi vesairesi henüz bitmemiştir, çocuğun da uykusu gözlerine yerleşmiştir, uyumak üzere kıvrılmaktır. tuhaf bir huzuru vardır bu olayın... çocukluk böyledir.
şayet ki çocuk psikopat bir kişiliğe sahipse, beş dakikada bir "annem mi seslendi? ayaklandılar gidiyor muyuz?" diye kıpırdanır durmasına neden olan olaydır. Koltukta uyunmuşsa, yastıklar boncuk işlemeliyse yastık gibi bir kafayla kalkılabilir. Koltukta unutulmuş anne hırkası, baba ceketi gibi şeyler örtü edilir bazen. ama bünyeyi asla tam örtmez, ayaklar ya da vücudun herhangi bir parçası mutlaka açıkta kalır. zavallı çocuk sekiz olur orada, heder olur.
en büyük eğlence uyuyo numarasına yatıp arabaya kadar kucakta taşınmak, arabada aile bireylerinin yaptığı dedikoduları dinlemek. misafir ailenin çocuğuyla sizin aranızda yapılan karşılaştırmaları dinlemeye olanak sağlar.
yada o gün sokakta çok zaman geçirilmiştir, yorgunsunuzdur ve bayat yetişkin muhabbetini kaldırıcak gücünüz yoktur.