Dunganga.
Sanırım babaannem afrika' lıydı.
Bizlere yani torunlarına sinirlendi mi, " durun siz! gece dunganga gelsin de, götürsün hepinizi eşek sıpaları" deyip esip gürlerdi.
Ben de o çocuk aklımla dunganga kişisini, köfte dudaklı, pehlivan yapılı, kulağı halka küpeli, dolma burnuna takılı koca bir hızması olan kabile reisi gibi korkunçlu bir herif sanır, gazabından korunmak için, hemen uslu bir çocuk oluverirdim.
Dunganga ne ya babaanne? Gulyabani de, öcü de, canavar de, nairobi doğumlu muydun be kadın?!
çocuk dili de denilen ana dili öğrenmenin alt basamağında kullanılan, yetişkinler tarafından geliştirilmiş tek ya da iki heceli, genellikle çocukların ilk öğrendiği seslerden oluşturulmuş isimlerdir.
iğneci davut olanı vardır bide. . . daha beş yaşındayken gece dört lere beş lere kadar uyumayan bendeniz i, koyun bile saymadan beş dakikada pirelere davetiye çıkaran birine çevirirdi. . .
karanlıkta kaldığım zaman geleceğine inanıp, bir de yetmez gibi isim taktığım varlıklara bir örnek; öcü ceme.
Yani lütfen benim için öcü de olsa bir özel ismi olmalıydı. Ne kadar da yaratıcı (!)
çocuklukta kendi korkularıyla yada birinin korkutmasıyla (ki bu genelde yemek yemeyen uslu durmayan çocukların basına gelir) korkulan yaratıkların, yine bazen kendi hayal gücü ve konusma yeteneginin karısımıyla, bazen de korkutan şahısların halihazırda sunmasıyla akıllarda yer eden isimleridir.