il gidişte aileden birinin sizi göz ucuyla balkondan takip ettiğini bilseniz dahi inanınlmaz bir büyüdüm duygusu sarar! Bakkaldan geri elde zevkle sallanan bir poşetle dönülür. Lakin bir süre sonra sıradan olur. Hatta yazın bahçede tam da oyuna kaptırmışken kendini bağıran hadi yavrum bakkala sesi ne üzücüdür! Tek teselli süpriz bir max dondurma parası olabilir...
ömür boyu evin en küçüğü olarak kalacağınız için kıçınız kadayıf olduğunda da sürecektir.
bir vakit geldiğinde çekirdekten yetişmiş kapıcı hissi bile taşırsınız. düzenli olarak daireleri ziyaret edip bir isteğiniz var mı diye sormak refleksler arasına girebilir.
işin enteresan tarafı bacak kadar çocuk olduğunuz o dönem markete gönderilirsiniz tek başınıza ancak karşıdan karşıya geçmek için bir koça ihtiyacınız vardır.
-git iki ekmek 1 süt al.
-tamam.
-karşıdan karşıya tek başına geçme. şükrü amcaya*söyle geçirir seni. geri gelirken de ünal abiye*söyle. camdan bakıcam sakın yalnız geçme.
daha felaketi bacak kadar oluşum sürdü hatta hala bacak kadarım da, bu olay ilk okul bittiğinde bile sürdü. illa ki karşıya birileri geçirdi. caddelerde ilk özgürlüğümü kazandığımda karşıdan karşıya geçmekle kalmadım ben de arabaların arasında bisiklet sürdüm. oh canıma değsin. annem camdan baktıkça kalbine indi ama bastırılmış duygularım patladı napiyim. markete-bakkala çakkala, en pisi çöp atmaya gönderirken iyiydi di mi?
mahallenizde sigara içen yaşlı nüfus fazlaysa ve sizde sessiz sakin efendi bir çocuksanız yandığınızın resmidir.
eviniz bakkalla yaşlı amca evlerinin arasındaysa evinize gelir sizi bumerang gibi bakkala gönderir geri dönmenizi beklerler.
zaten yabancı değilsiniz diye bahşişi de umursamazlar bu amcalar.
hastalıkta sağlıkta da dinlemezler.
leğende çimmiş olmanıza aldırmadan bakkala gönderirler.
ilk hatırladığım tecrübemin biz edirne'de otururken ve 5 yaşındayken yoğurt almaya gönderildiğim zamandı. o zamanlar bakkallar açık yoğurt satardı, evet. alıp da geri gelene kadar o yoğurdu sallaya sallaya sallaya çorbaya çevirmiştim. çorba yoğurt olmuştu o.