yaşça ilerlemiş bir ruhun, apansız söylemidir.çocukluk çoktan geride kalmıştır.masum oyunlar, yalandan uzak dostluklar, güzel olan herşey siz büyürken uzaklaşmıştır adım adım hayatınızdan.küçükken düşerdik ya, ağlardık canımız yanıyor diye, keşke şimdiki acılar da öyle olsa, kanaması durunca ruhumuz nefes alsa...ve yaralar kabuk bağlayınca yeniden düşmenin tadı, bisiklet öğrenmek gibi tatlı bi heyecanla kalsa...
yaş ilerledikçe çekilen acıları çocukken çekilenlerle kıyaslamak suretiyle hep çocuk kalma imkansızlığını istemenin verdiği duyguyla açığa çıkan hissiyat.
keşke çocuk olsaydıkya, hicbirşeyin farkında olmadan yaşasaydık gene.. şimdi ki hep acının, yalnızlığın ,kırgınlığın, aşkın tadını bilmeseydik..yani tıpkı bi cocuk gbi tek derdimiz saklambac oynarken en iyi nereye saklansam da beni bulamasalar olsaydı.. tamamen biz olsaydık, sokakta oynarken annenin ekmek arasında koyduğu reçelden yeseydik hep.. gözlerimizin ici de güldüğümüzde bizi destekleyecek kadar parlak olsaydı. her senenin üstüste bindirdiği acıları yansıtmasaydı . diğer en büyük derdimiz olan komşunun cocuğu, sacımızı cektiğinde veya oyuncağımızı aldığında annemize koşsaydık, üstüne bi dayakta gene yeseydik.. her derdimizin caresi bu olabilseydi keşke...
keşke hep çocuk kalabilseydikte, yüreğimizin yerine dizlerimiz kanasaydı keşke..
çocuk olsam, sadece düştüğümde yansa canım / titreyerek doğrulmaya çalışırken bir el uzansa, tutsa kolumdan,
büyümesem hiç / "kendi kalkar koca adam oldu" demeseler / çocuk olsam, çocuk kalsam.
bir sempati ile bakılsa yüzüme, bir gülücük ile sevdirebilsem kendimi...
büyümesem... bunca büyük yükler binmese küçük omuzlarımı taşıyan çelimsiz bedenime...
v.ç.