böle bir acının ertesinde bile "sözlüğe geçici süreliğine veda etme nezaketi" gösterebilmiş olduğunu fark ettiğim ve işte gerçek yazar "iyi yazma" olayının dışında etik olarak böle bişey olmalı die düşündüğüm gerçek yazar.
küçük iken sevdiklerimizi hep ölümsüz sanırdık, ta ki başımıza bölesine kötü bir olayla karşılaşıncaya kadar. işte o an anlıyoz ki ölümün ve yaşamın insanlar için olduğunu. babasını kaybeden arkadaşa sabırlar diliyorum, allah sabır versin.
kelimelerin kifayesiz kaldığı, söylenecek her cümlenin boğazda düğümlendiği bir an... gelişmeler bölümünün butonu renklenmiş... "acaba nedir?" cümlesini akıldan geçirirken, olan "gelişme" insanı mıh gibi yerine çakıyor... cococabana... kimdir, nedir... tanımam etmem... ama bir acı hissettim... yürekten koptu bir şeyler... bir insan hayatındaki belki de en değerli varlığı kaybetmiş... dondum kaldım... duamı ettim, göğe üfledim... allah rahmet eylesin.
gelişmeler kısmını okuduğumda tüylerim diken diken oldu hocam. gözlerim buğulandı. seni hiç tanımamama rağmen. sebebi ne biliyor musun hocam?. gelişmeler kısmında yazan yazının öznesi ''anne'' yüklemi ''vefat''tı. daha ne olsun?.
annen cennetten seni izleyip hayatındaki doğruları yapman için kulağına cümleler fısıldıyacaktır hocam. seninle mutlu olacak, seninle üzülecektir. o annedir.
dün gece öğrendiğim an şoka uğradığım, bir zamandır online listesinde göremeyince "nerelerde ya acaba" şeklinde düşünmeni sağlayan, sonrasında bu acı dolu haberi vermek için sözlüğe giren yazar. "başı sağolsun, allah kalanlara sabır versin" demekten başka elimizden bir şey gelmez. elimizden gelen bir şey varsa, zaten kendisinin her zaman yanındayız..
cococabana kardeşimize baş sağlığı diliyorum en içten haliyle. gerçekten anneannemi kaybettiğimde geçtiğimiz bayram buna benzer bir acı yaşadım; fakat yapacak tek şey mekanının cennet olacağını bilerek her zaman ölen annelerimizi saygıyla anmak olmalı. dualarımız seninle diyor ve destek için hep yanında olduğunu belirtiyoruz kendisine kardeşleri olarak.