cococabana

    122.
  1. pek fazla şey kalmadı bana söylenecek. özetlendi güzel yüreklerinizden çıkan kelimelerle. tek tek cevap yazmak isterdim hepinize, tek tek teşekkür etmek... anlattıkça acıyor bişeyler, o yüzden affedin bir kerede olsun bitsin istedim.

    ben daha çok küçüktüm annem hastalandığında. ilkokuldaydım annem için 3 yıl ömür biçtiklerinde... her gece Allah'la pazarlığa oturdum. "Büyüyene kadar onu alma nolur" dedim. Bu pazarlık yüzünden, 23 yaşıma gelsem de asla büyüdüğümü itiraf edemedim. Aynı pazarlığa annem de oturdu biliyorum: "çocuklarım büyüyene kadar izin ver..." Sürekli hastane koridorlarıyla bizim evin koridorlarında mekik dokudu annem. asla "hastayım" demedi, sızlanmadı, inlemedi, gücü yokmuş gibi davranmadı. kendi hastalığını unutup moral verdi insanlara. biliyorum bu hayata bağlılığı yüzünden yaşadı bu kadar. hayatı, okulları birinciliklerle geçmişti; ödülleri vardı, 48 yaşında yüksek lisansa başladı. yenilmeyi kabul etmedi asla. Hep güçlü oldu, bize öğrettiği, öğütlediği tek şey de buydu...
    cenazeye 15 yıllık doktoru geldi, "anneni asla yenilmiş gibi düşünme, bu öyle bir hastalıktı ki, 'galiptir bu savaşta mağlup...'" diye ağladı. Eminim annem kızdı bize ağladığımız için...
    Son zamanlarda ne kadar acı çektiğini görmesem, belki ben de bu kadar sağlam duramazdım. Daha fazla bizimle kalmasını beklemek bencillik olurdu. Doğru dürüst, haykırarak ağlayamadım bile bu yüzden. Onun sınavı bu kadardı, Allah da istemedi daha fazla acı çekmesini. Onu hep istediği gibi güneşli bir havada, tüm sevdikleriyle yolculamamıza izin verdi. Annemi bizden aldığı için kızamadım* Allah'a. Zaten 3 gün önce göstermişti rüyasını apaçık bana, kendimi hazırlamam , veda etmem için. Kimse kimseye veda etmedi ama bilsek de...

    sadece annemi değil; en yakın dostumu, sohbet arkadaşımı, akıl danışmanımı, yaşayan ansiklopedimi, poh poh perimi kaybettim ben. öğütler unutulmuyor ama... bir yerlerden mutlaka izlediğini biliyorum. o yüzden çıplak ayakla yerlere basamıyorum, atkısız sokağa çıkamıyorum, kendimi hırpalayamıyorum üzülmesin diye.
    birbirimizden uzaktayken hep "herkes olduğu yerde kendine iyi baksın ki kimse kimseyi merak etmek zorunda kalmasın" derdi annem. onu çok merak etsem de iyi bakıyorum kendime, en azından o rahat olsun diye. Biliyorum, benim için, ablam için yapmak istediği bir çok şey vardı. yapmak istediklerini bizler yapmak zorundayız artık, gözü arkada kalmasın diye...

    şimdi hayat daha zor... Eskişehir'de kalmak mı, bursa'ya evime dönmek mi, ankara'da teyzemle dayımın yanında yaşamak mı, ablama yakın olayım diye edirne'ye gitmek mi, yazın babamın tayini çıkınca babamla doğuya doğru gitmek mi? kendime bir hayat çizmeliyim. nerede yaşıyacaksam iş bulmalıyım. bursa'da kalacaksam ev arkadaşı bulmalıyım ya da ev arkadaşı arayan birinin yanına taşınmalıyım. arkadaşlarımın çoğu şehri terk ettiği için bambaşka bir çevre kurmalı, oyalanmalıyım... dört yol ağzında pusulasını kaybetmiş bir çocuk gibiyim, yıldızlara bakarak yön arıyorum...

    size gelince...

    sanırım buraya sadece "sözlük" demek yetmeyecek bundan sonra. yüreği güzel bir sürü insanın buluşma, paylaşma mekanı. ne kadar teşekkür etsem az biliyorum. acıları alan arkadaşlardır... hepinizi tek tek tanımak isterdim; hayatlarınızı öğrenmek... üzüldüğünüz yerde elinizi tutmak isterdim ben de... "hayatın zemini çok kaygandır, yerdeki her an siz olabilirsiniz..." diye bir söz vardı; annem çok kullanırdı. umarım bu kaygan zeminlerde yetişebilirim ben de sizin imdadınıza, keşke yapabilsem...

    biraz zaman geçse üstümden, ayrı ayrı tanışsak... hayata gülsek pis pis sırıtarak. gıcık olsa bize, güçlü olduğumuz için. doya doya yaşasak...
    sanırım annem de sevinir o zaman...

    hepinizi daha çok seviyorum. bu 23 yaşındaki kız çocuğunu da büyütecek bu hayat; kimbilir, belki büyüttü bile...

    Birlikte büyümek dileğiyle... hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, herşey için...

    ----
    annem bir yazardı. kitabından ufacık kesitler için http://gunesiavcumakoy.spaces.live.com/ adresine bakabilirsiniz...
    ----
    127 ...
  2. 196.
  3. baş sağlığı dilemenin ne kadar zor olduğunu ilkokul arkadaşım annesini kaybedince anlamıştım... küçücük çocuktuk biz, ağzımıza 10 gömlek büyük geliyordu "başın sağolsun arkadaşım" demek... biz daha çok oyunlar oynamak, kavgalar etmek, birbirimizi itmek, saçımızı başımızı çekmek için yaşayan küçük insanlardık... ama hayat bir anda büyütüyor bazı insanları... 2 gün önce iteleyip çamura düşürmek istediğim çocuk karşımda şimdi kocaman biri gibiydi, çünkü annesini kaybetmiş bu çocuk dimdik ayakta ve baş sağlığı dileklerini "teşekkür ederim" gibi cümlelerle karşılıyordu... uzunca bir süre uzaktan izledim onu... yanına gidip diyemedim "başın sağolsun" diye... çünkü dedim ya çocuktum ve daha başka şeyler konuşmamız gerekiyordu... ve sanırım kimse onun yanına gidip bir şey söylemezse daha çabuk unutur diye düşünüyordum, belki de çocukça bir düşünce...

    şimdi 23 yaşındayım... hayat bana sevdiklerimden birinin acısını göstermediği için devamlı minnet ediyorum... şunu da iyi biliyorum ki bir gün birileri bize de bunu söyleyecek veya bunu söyleme nedeni -Allah esirgesin- biz olacağız... ama ben hala annesini kaybetmiş o çocuğa uzaktan baktığım ruh halindeyim...

    bu kötü haberi duyduğum ilk andan itibaren tanımadığım halde uzaktan izliyorum seni; susuyorum, üzülüyorum... ve hatırlatmamalıyım, unutmasını sağlamalıyım diye kendime dert ediyorum...

    umarım bu büyük acının yaraladığı kalbin artık böyle acı yaşamaz...
    52 ...
  4. 222.
  5. sonunda istediği gibi bir işte çalışacak olan yazar. şu aralar mutlu. hayatı garip bir biçimde yoluna girmeye başladı; kendisi de şaşırıyor. Yukarılarda bir yerlerden Tanrı elini tutuyor; annesi göz kırpıyor; teyzesi gülümsüyor...
    annesinin küçük kızı şükrediyor...
    17 ...
  6. 158.
  7. aslında taziyemi özel mesajla ilettiğim yazar. bu tarz şeylerin genelde yayınlanmasına da fikren karşıyım ama, öyle yazmışki dayanamadım. benim annem yok. aslında var. benden uzakta yaşayan, kendisine yeni bir aile kurmuş bir annem var.
    bu arkadaşımın annesi o kadar güçlüymiş ki, kendisini kıskanmadan edemedim. keşke hepimiz senin kadar şanslı olabilsek arkadaşım ve inşallah kendine üzülürken aslında çoğumuzda olmayan bir anneye sahip olduğun için de şükredip, sabah söylediğim gibi hayata karşı dik olablirsin.
    böyle anneye böyle evlat yakışır.
    istanbul da bir ağabeyin var...
    14 ...
  8. 161.
  9. şu an hemen herşey manasız geliyor, biliyorum. siktir et, kelimenin en kaba anlamıyla.
    bir usta şu ile sözlemiş;
    "kuru bir gerçek var elimizde, anlatamadım. bilemem ki. ben de anlatmak istediğimi iyice biliyor muyum !"
    vüs at o bener hoca.

    eğer bi fırsatını bulursan, tıkla; 170. katta dediğim gibi, güçlü kal.
    hadi ..

    http://www.youtube.com/watch?v=hRbqmyXDtz8
    12 ...
  10. 37.
  11. hiç tanımadığım ama nickinden çok neşeli biriymiş izlenimi veren yazar. okuduğum bir kitapta şöyle yazıyordu:

    bir anne evladını kaybederse, o acı toplu iğne ucu gibi başlar, dağlar kadar büyür.
    bir çocuk annesini kaybederse, o acı dağlar kadar başlar, toplu iğne ucu gibi küçülür.

    yani zaman her şeye ilaçtır. inşallah çabuk atlatırsın. annenin mekanı cennet olur inşallah. allah yardımcın olsun..
    12 ...
  12. 42.
  13. allah sabır versin..anneler hep cennette olur, meleklerin yanındadır ve hep çocuklarını görürler unutma bunu..başın sağolsun.
    10 ...
  14. 141.
  15. gidince biter sanar insan acılarının
    ya arkasında bıraktıkları
    ya içinden kopardıkları
    yağmur olup rüzgar olup
    güneş olup dört mevsim yaşatmak
    ya da zamansız göz yaşı döktürmek
    günlerini saymak teker teker
    noktalanan yaşamlara
    ya da yeni başlayacak bir yaşama
    her zaman soluğunu ensesinde hissettirecek
    her zaman sözlerini akılda tutturacak
    her gece göz yaşlarına
    bir gün yok oluşuna
    anne kelimesinin sonsuza dek yüreğe gömülüşüne
    acısına bazen de bir tebessüme yer bırakmasına..
    ne yar sevgisi, ne bir evlat sevgisi..
    adı anne sevgisi, değeri bilinesi..

    kelimelerle anlatımın bittiği yerde başlar göz yaşları..
    ilk günler çok koyar, dünyaya meydan okurcasına haykırır insan
    anne kokusu sinmiş bir kazak elinden düşmez olur..
    hep rüyalarına girer, aklına gelir son sözleri
    ya ya sonrasındaki ayakta kalma mücadelesi...
    ...
    ...
    ...

    (bkz: güneşi avucuma koy)
    9 ...
  16. 113.
  17. herkesin anası bi defa ölür
    ölür kınaları, yemek tarifleri ve türküleri
    herkesin anası bir defa ölür
    ölür sevgileri, kokuları ve öpüşleri
    herkesin anası bir defa ölür
    bir hançer,
    birden,
    böler,
    ikiye
    yüreklerimizi

    başın sağolsun.....
    9 ...
  18. 157.
  19. bir insan hayatında, yaşanabilecek en büyük acıyı yaşayan yazar. annemize allah'tan rahmet, kendisine de sabır dilerim. üzüntünü paylaşmamız mümkün olmasa da, paylaşmaya çalışıyoruz. bu tarifi mümkün olmayan acıyı, birçoğumuzun başına gelmediği için ne kadar anlatsak da hepsi boş olacaktır. ama yine de bir şeyler söylemek gerekirse; hayat bütün acılara, bütün kederlere rağmen devam etmektedir, kendisi mutlaka yasını tutacaktır ama metanetini koruyup, annesinin hayal ettiği gibi bir insan olması çok önemli olsa gerek. bunu başarabilmesi dileğiyle.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük