böle bir acının ertesinde bile "sözlüğe geçici süreliğine veda etme nezaketi" gösterebilmiş olduğunu fark ettiğim ve işte gerçek yazar "iyi yazma" olayının dışında etik olarak böle bişey olmalı die düşündüğüm gerçek yazar.
kelimelerin kifayetsiz kalmasının vuku bulduğu andır. ne söylesek eksik. ne kadar üzüntünü anlıyorum desek de bir şeyler hep eksik kalacak anlayışımızda. acını paylaşıyorum arkadaşım. başın sağolsun...
herkesin anası bi defa ölür
ölür kınaları, yemek tarifleri ve türküleri
herkesin anası bir defa ölür
ölür sevgileri, kokuları ve öpüşleri
herkesin anası bir defa ölür
bir hançer,
birden,
böler,
ikiye
yüreklerimizi
pek fazla şey kalmadı bana söylenecek. özetlendi güzel yüreklerinizden çıkan kelimelerle. tek tek cevap yazmak isterdim hepinize, tek tek teşekkür etmek... anlattıkça acıyor bişeyler, o yüzden affedin bir kerede olsun bitsin istedim.
ben daha çok küçüktüm annem hastalandığında. ilkokuldaydım annem için 3 yıl ömür biçtiklerinde... her gece Allah'la pazarlığa oturdum. "Büyüyene kadar onu alma nolur" dedim. Bu pazarlık yüzünden, 23 yaşıma gelsem de asla büyüdüğümü itiraf edemedim. Aynı pazarlığa annem de oturdu biliyorum: "çocuklarım büyüyene kadar izin ver..." Sürekli hastane koridorlarıyla bizim evin koridorlarında mekik dokudu annem. asla "hastayım" demedi, sızlanmadı, inlemedi, gücü yokmuş gibi davranmadı. kendi hastalığını unutup moral verdi insanlara. biliyorum bu hayata bağlılığı yüzünden yaşadı bu kadar. hayatı, okulları birinciliklerle geçmişti; ödülleri vardı, 48 yaşında yüksek lisansa başladı. yenilmeyi kabul etmedi asla. Hep güçlü oldu, bize öğrettiği, öğütlediği tek şey de buydu...
cenazeye 15 yıllık doktoru geldi, "anneni asla yenilmiş gibi düşünme, bu öyle bir hastalıktı ki, 'galiptir bu savaşta mağlup...'" diye ağladı. Eminim annem kızdı bize ağladığımız için...
Son zamanlarda ne kadar acı çektiğini görmesem, belki ben de bu kadar sağlam duramazdım. Daha fazla bizimle kalmasını beklemek bencillik olurdu. Doğru dürüst, haykırarak ağlayamadım bile bu yüzden. Onun sınavı bu kadardı, Allah da istemedi daha fazla acı çekmesini. Onu hep istediği gibi güneşli bir havada, tüm sevdikleriyle yolculamamıza izin verdi. Annemi bizden aldığı için kızamadım* Allah'a. Zaten 3 gün önce göstermişti rüyasını apaçık bana, kendimi hazırlamam , veda etmem için. Kimse kimseye veda etmedi ama bilsek de...
sadece annemi değil; en yakın dostumu, sohbet arkadaşımı, akıl danışmanımı, yaşayan ansiklopedimi, poh poh perimi kaybettim ben. öğütler unutulmuyor ama... bir yerlerden mutlaka izlediğini biliyorum. o yüzden çıplak ayakla yerlere basamıyorum, atkısız sokağa çıkamıyorum, kendimi hırpalayamıyorum üzülmesin diye.
birbirimizden uzaktayken hep "herkes olduğu yerde kendine iyi baksın ki kimse kimseyi merak etmek zorunda kalmasın" derdi annem. onu çok merak etsem de iyi bakıyorum kendime, en azından o rahat olsun diye. Biliyorum, benim için, ablam için yapmak istediği bir çok şey vardı. yapmak istediklerini bizler yapmak zorundayız artık, gözü arkada kalmasın diye...
şimdi hayat daha zor... Eskişehir'de kalmak mı, bursa'ya evime dönmek mi, ankara'da teyzemle dayımın yanında yaşamak mı, ablama yakın olayım diye edirne'ye gitmek mi, yazın babamın tayini çıkınca babamla doğuya doğru gitmek mi? kendime bir hayat çizmeliyim. nerede yaşıyacaksam iş bulmalıyım. bursa'da kalacaksam ev arkadaşı bulmalıyım ya da ev arkadaşı arayan birinin yanına taşınmalıyım. arkadaşlarımın çoğu şehri terk ettiği için bambaşka bir çevre kurmalı, oyalanmalıyım... dört yol ağzında pusulasını kaybetmiş bir çocuk gibiyim, yıldızlara bakarak yön arıyorum...
size gelince...
sanırım buraya sadece "sözlük" demek yetmeyecek bundan sonra. yüreği güzel bir sürü insanın buluşma, paylaşma mekanı. ne kadar teşekkür etsem az biliyorum. acıları alan arkadaşlardır... hepinizi tek tek tanımak isterdim; hayatlarınızı öğrenmek... üzüldüğünüz yerde elinizi tutmak isterdim ben de... "hayatın zemini çok kaygandır, yerdeki her an siz olabilirsiniz..." diye bir söz vardı; annem çok kullanırdı. umarım bu kaygan zeminlerde yetişebilirim ben de sizin imdadınıza, keşke yapabilsem...
biraz zaman geçse üstümden, ayrı ayrı tanışsak... hayata gülsek pis pis sırıtarak. gıcık olsa bize, güçlü olduğumuz için. doya doya yaşasak...
sanırım annem de sevinir o zaman...
hepinizi daha çok seviyorum. bu 23 yaşındaki kız çocuğunu da büyütecek bu hayat; kimbilir, belki büyüttü bile...
Birlikte büyümek dileğiyle... hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, herşey için...