1930'lu yıllarda atatürk, türk silahlı kuvvetlerinin üniformalarını coco chanel'e tasarlatmıştır. tsk, 1980'lere kadar onun tasarladığı formaları giymiştir.
bir tarafta dünyanın en önemli modacılarından fransız bir hanıma üniforma tasarlatan önder, diğer tarafta 'atatürk kılık kıyafetimizi bozdu, şapka giymediği için adam astı' diyenler.. karşılaştırmak bile atatürk'e saygısızlık.
En sevmediği gün pazar günü olan kadın sırf tatil günü diye. Zaten pazar günü elbise dikerken hayata gözlerini yummuştur. tasarımcılığa şapka tasarlayarak başlamış daima sadeliğin öncüsü olmuştur döneminin ünlüleri coco sayesinde daha modern bir görüntüye kavuşmuştur. ayrıca bu kadın Kendi ayakları üzerinde durmanın it gibi çalışmakla doğru orantılı olduğunu herkese ispatlamıştır.
bu kadar sohret ve param olacagina bir kocam olmasini isterdim diyerek aslinda icinde bulundugu kadin erkek esitlikci tavrindan saptigini gostermistir. bendeki feminist imaji yerle bir olmustur.
idoldür,candır,kokoştur kendisi.Chanel gibi dev bir markayı dünyaya kazandırdığı için beyin lopları kıvrımları örnek alınası insan.Adına hitaf edilen kitabı aramaktayım ancak yok efenim yok!
filmler vardır bazı yerlerinde öyle utanırsın, öyle sıkılırsın ki çocukken yaptığın gibi koltuğun da duramazsın, baş kahramanın gireceği utanç verici durumları önceden hisseder filmi durdurur, düşünür ya da yüzünü kapatır, kızarırsın. "bu dünyada ne çok acı var" dersin. işte öyle bir film olmuş coco chanel'in filmi. makus bir kadere sahip çokçalarından farkı, dik duruşudur zira insanları ayıran da bu duruş, bu tavissizliktir. filmi "kapitalizm, bütün hünerlerini paraya çevireceğin kapılar sunar" mottosuyla değil de, "insan karakterinden türlü şartlar altında ödün vermemeli, hür ve dik durmalı" şiarı ışığında okursanız daha faydalı olur kanımca. fıransanın natalie portman'ı dır audrey tautouda, yöresel bir lezzetten öteye geçemez.