çocuktuk ya, yapardık böyle şeyler. ufak hayallere dalar giderdik. zengin komşu çocucuğu ahmet, önlü arkalı kepçesiyle oynarken, sınıf arkadaşının okula kara şimşek getirirken görmek dağlardı yüreğimizi.
dedik ya, ufak hayallerimiz mutluluk ifade ederdi bize.
eve kırk yılda bir giren coca cola içildikten sonra, şişesini itina ile yıkar, tam yarısından keser, ağzı açık kalan kısmına gazete gerer, bozuk para geçmesi için bir tane, hani olur da kağıt para atarız belki umuduyla da bir tane de ufacık bir delik daha delerdik gazeteye. bi simit bi ayrana yetecek paramızın ayran kısmını atardık kumbaraya.
gün gelir, baba üzgün, evde ekmek yok. çocuksu bir mutlulukla, "anne kumbaramda var benim param" derdik. o andan itibaren kahramandık artık biz, günü kurtarıyorduk nasılsa. kucaklara alınırdık hemen, öpülürdü yanaklardan.
ama çocuktuk ya işte, kumbaraya attığımız her parayı kapitalizme doğru attığımızı bilmezdik.