gilmore girls gibi konuşmaya çalışmadıkları sürece benim için sorun değildir. ama, bak açık ve net, öyle birini görürsem ağzını burnunu kırarım. sonra demedi demeyin, o güzelim manitayı bile dövesim geliyorsa, bir de kendinizi düşünün.
pek de mümkün olmayan durumdur. malum bir çoğunda dikkatinizi çektiyse fena para isteyen şeyler oluyor. hele nip/tuck usulu yaşayacaksanız vay halinize. benim önerim, kendiniz gibi yaşayın da sonra ne yapıyorsanız yapın.
sinema özentisi insan gibi bir şey sanırım. bu kadar geniş bir tanım olabilir mi? olamaz.
ol cnbc e dizileri ki; hastahanede de geçiyor, hapishanede de, kasabada da geçiyor kentte de. dram da işliyor komedi de kahramanları da anlatıyor katilleri de. her şey anlatılıyor dersek abartmış da olmayız. ee her şeyin anlatıldığı bir platform da herkes içindir zaten.
hakikaten büyük aptallık. o kadar kaptırmamak lazım. sonuçta dizi onlar.
ki benim bir arkadaşım kendini heroes'taki Claire Bennet ile bir tutup su deposunun üstünden atladı. tabii perişan şimdi. gittim hastanede ziyaret ettim. senin geleceğini önceden sezdim, camı aç uçacam falan diyor hala.
dizideki gibi olmaz ya. yapmayın!
- estetik cerrahım o halde önüme gelen herkesi (dişi erkek fark etmiyor abi için) zikmeliyim. krisçın troy yapınca oluyor...
- bana nerenizi beğenmediğinizi söyleyin bayan.
+ ah yawrııım, şöyle omuzlarımdan sırtıma doğru bi dutukluk var, romatizmalarım da azdı. bilmiyom nolcek benim halim
- pınarbaşı sağlık ocağındaki bi doktor için nip/tuck cılık oynamak biraz abes, haklısın.
- biz desperate housewives gibi yaşamaya çalışan 4 komşu kadınız. evet umutsuzuz, hem de çok. banliyöde yaşıyoruz. ama gel gör ki onların banliyöleriyle bizimkiler taban tabana zıt. o yüzden.. pardon, kocam geldi, beni böyle internet başında görürse büyük dayak var demektir, hadi kapatıyorum...
ve son olarak:
- arkadaşlar bana eric cartman der. eric cartman gibi yaşamayı ben seçmedim. doğuştan bi gotlük bi şerefsizlik var karakterimde. özel bi çabam yok...
mümkün olan durumdur. polisiye seven ve polisiye yazan biri, polisiyeye aşırı saplantılı olduğu için, without a trace' yi izlerken, jack malone ne zaman insanlıktan nasibini almamış birine ayar verse gülümser ve aynı onun gibi davranmaya başlar. kayıpların peşinde koşmasa da, kırmızı ışıkta geçen arabaların plakasını, kızlara laf atan sokak serserilerinin tipini kafasına yazar.
bir de ' amerika' dan çıkan her şey pistir ' gibi komik bir düşünce söz konusu, tamam, bu adamlar dünya barışı için tehdit, tamam gizli işler çeviriyorlar, ama kardeşim biriniz bana kaliteli türk polisiyesi söyleyin o zaman da jack malone ve jack bauer triplerimi bırakayım. aman, sakın arka sokaklardaki villalı ve gamzeli polis uğur olmasın.
evet, cnbce izlemekten büyük keyif alıyorum. dizileri izlerken kurguya bağlanıp zaman mefhumunu kaybediyorum, karakterler bana yapışıyor ve zaman zaman sokakta görgüsüzlerin peşine düştüğüm oluyor, jack malone gibi. peki bundan kime ne? kime ne benim seçimimden?
takıldığım kızdan dolayı heves etmiş olacağım ki; the oc deki seth gibi takıldım bir süre. en son ikitelli de tecavüze uğruyodum ondan önce dolmuşlarda defalarca ellenişlerime değinmeyeceğim. ha bi de kahvede kağıt oynarken arkadaşlarım; "nolmuş olum sana böyle çok gerizekalı olmuşun sen" dediler. böyle tuhaf bi durum işte.
+merhaba benim adım charlie harper sizinle skiş çevirmek istiyorum.
-hastamısın kardeşim ver 50 lira tam muamele yapalım.
+öff ya bi hevesim vardı onuda sittiniz.neyse 50 liramı tam muamele ?
-...