1 ocak 2011 itibariyle yürürlüğe giren ve 3 yılı aşkın tutukluluk süresi hallerinde zanlıların serbest kalmasını sağlayan maddedir.
şimdi bu maddeye istinaden ergenekon tertibinden dolayı cezaevinde bulunan birçok kişi özgürlüklerine kavuşacaktır. lakin...
lakin bir de madalyonun diğer yüzünü görmek lazım.
"tutukluluk süreleri fiili mahkumiyete dönüşmesin" diyen populist siyasiler tarafından yasalaştırılan bu maddeye istinaden tutukluluk ve yargılama süreleri 3 yılı geçen tüm mahkumlar faydalanabilecek ve yasa geriye dönük olarak da çalıştırılabilecek.
yani birçok katil, gaspçı, hırsız, tecavüzcü serbest kalacak.
bunun en güzel örneği ise 5 kişinin katili olarak yargılanan ve 90 yıl cezaya çarptırılan cezası infaz edilirken cmk 102 nin yasalaşması ile salıverilen mahmut k.
buyrun; http://haber.gazetevatan....-katiline/350177/1/Gundem
şimdi kabul,
"tutukluluk süreleri fiili mahkumiyete dönüşmesin"...
ama adalet sistemimiz de hızlı işlesin. sap ve saman lütfen birbirinden ayrıştırılsın.
bakınız,
bu cmk 102 ye göre birçok organize kovuşturma, çete davası düşecek şimdi.
yani yapanın yanına yaptığı kar kalacak.
aferin.
ben 100 sanıklı çete davası gördüm.
100 sanıklı bir davayı nasıl nihayete erdireceksiniz 3 yılda.
yani adam çete kuracak, yargılanacak. adam öldürse dahi 3 yıl tutuklu kalıp serbest kalacak.
ne güzel.
bu insanları suça teşvik etmek değil mi?
bu gün en basit asliye ceza davalarında dahi avukatsız bile olsa bir sanık reddi hakim yapabiliyor, mazeret bildirip davanın 2 duruşma ertelenmesini sağlıyabiliyor. bu insanların kutsal savunma hakkına istinaden tanınmış haklardan yalnızca biri. yani en basit davalarda bile kafadan mahkemeyi 2-2 buçuk sene sürüncemede bırakma şansınız var.
hal böyleyken çete davalarında, uyuşturucu ticareti, tecavüz, mafya davalarında davanın ne kadar sürebileceğini varın siz tahmin edin.
yani...
devlet artık şefkatli kollarını ardına kadar açmış halka diyor ki;
"kafayı çalıştırın"
herkes bir mafya örgütü kursun sokaklarda racon kessin. bu adalet sistemi ile işleyeceğiniz en ağır suç bile olsa yatacağınız en baba 3 senedir.
halkı suça teşvik, suç örgütü kurmaya teşvik...
işte türkiye cumhuriyeti sosyal hukuk devleti.
hukuk sistemini değiştirip, mahkemelerin işleyişini sağlamak ve hızlandırmak yerine, suçluları salıvermek daha mantıklı devlete göre.
brevo...
zaten böyle bir çözüm ancak ve ancak bizim ülkemize yakışırdı.
hakkımızda hayırlısı artık.
belde silah götü kollayıp gezmek farz artık bu memlekette.
sübhaneke dinimiz amin...
31 aralık 2010 tarihinde yürürlüğe giren ve vicdanları yok eden madde.
hepiniz hatırlıyorsunuz değil mi? o dönemin koalisyonu izleyememişti bile videoları. videoları izleyenler ise 10. dakikasından itibaren kusmaya ve çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. şimdi bırakın kemalistliği, dindarlığı, ateistliği, solculuğu, sağcılığı, şeriatcılığı.. hepimizin bir görüşü, düşüncesi var ama sonuçta hepimiz insanız, hepimizin vicdanı var. bahsettiğim videolar, hizbullah'ın domuz bağı cinayetleri.
konca kuriş'i hatırlar mısınız? islamcı bir kadın yazardı. ama moderndi, kadın haklarını savunurdu. türbanlıydı fakat kadın-erkek eşitliğini savunan feminen bir yazardı. başı örtülüydü ama yeri geldiğinde eteğini de giyerdi. kısacası modern bir müslümandı. nerede ölü bulunduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? konya'da bir evin zemininde, beton altına domuz bağı şeklinde bağlanmış ve betona diri diri gömülmüştü. bir tek o değil. 188 kişi ve bilinmeyen yüzlerce kişi. kafalarına canlı canlı çivi çakılmıştı. kolları canlı canlı kesilmişti. bunu söylerken hizbullah demekte ne kadar doğru onu da bilemiyorum, kendilerine allahın partisi diyorlar fakat bu dünyaya gelebilecek en büyük cani örgüt bunlar.
edip gümüş'ü hatırlar mısınız? hizbullah terör örgütünün liderlerindendi. 35 ayrı eylemde 42 kişiye işkence yapmış, ve ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti.
cemal tutar'ı hatırlar mısınız? 28 eylemde, 200 küsür insanı öldürmekle suçlandı, suçlu bulundu, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmişti.
hacı inan'ı hatırlar mısınız? askeri kanat sorumlusuydu hizbullah terör örgütünün. içeride yaptığı son konuşmada '' dışarı çıkmayı bekliyorum, çıktığımda aynı şeyleri tekrar tekrar yapacağım '' demişti.
hüseyin adnan taşarcı'yı hatırlar mısınız? 4 yaşında bir kıza canlı canlı tecavüz edip öldürmekten suçlanmıştı. sakın yanlış anlamayın, tecavüz edip sonra boğarak falan öldürmedi. tecavüz ederken öldü kızcağız. tecavüz esnasında nefessiz kaldı, nefes alamadı o ufacık melek. ömür boyu hapse mahkum edilmişti.
ogün samast, yasin hayal'i hatırlar mısınız? türk'ü, kürt'ü, laz'ı herkesin vicdanını yok eden, soğukkanlı katiller bunlar. usta gazeteci hrant dink'in katil zanlıları. şu an tutuklu olarak yargılanıyorlar, büyük ihtimal ağırlaştırılmış hapse mahkum edilecekler. sadece 1 yılları kaldı, tutukluluk süreleri bitecek. ( tek istisna bu davada, bunlar 1 yıl sonra serbest bırakılacak, karar onanmazsa. )
5 küçük kıza tecavüz edip, 8 kişiye işkence eden.. 3 kişi boğarak öldüren.. 2 kişiye tecavüz eden... böyle ilerliyor uzun liste. hepsi tutukluydu ve çoğu hapse mahkum edilmiş, yargıtay'dan onay bekliyorlardı mahkum olmak için.
şimdi hepsi aramızda..
cmk madde 102.. 5 yıl önce akp hükümeti ortaya attı bu fikri. dedi ki bir tutuklu 10 yıldan fazla kalmasın hapishanede. skandal dedik. çünkü 10 yıl uganda'da, malezya'da bile yok. en fazla fransa'da o da 4 yıl. neyse dedik, bakarız dedik, ilerde araştırırız dedik, bizde de hata var, biz de unuttuk. yargıtay'ın son 2.5 yıldaki yalvarmalarının hepsinin belgesi var, isteyene gösterebilirim. son 2.5 yıldır yargıtay hükümete yalvarıyor '' ne olur yeni ceza daireleri, mahkemeleri açmak için izin verin, bütçe verin '' diye. akp 2008 mart'ında hayır dedi. anlam veremedik, işlerin hızlanmasını niye istemiyordu ki akp? bir anlamı yoktu. halbuki işlerin hızlanması hem adaletin bir an önce işlemesine sebep olacak, hem de vicdanların bir an önce rahatlamasına sebep olacaktı.
bu kadar vicdanları yok eden, insanlarımızı kahreden bir olaya siyasi bakıp, akp'yi sokmak istemiyordum işe. fakat elde değil ki kardeşim, benim güzel arkadaşım elde değil. akp'li de olsan, elini kalbine koy, vicdanına koy ve düşün. 2.5 yıl önce yargıtay'ın bu teklifine niye hayır dedi akp? şimdi bu hizbullah ve diğer katillerin, tecavüzcülerin serbest kalmasını sağlayan maddeyi 5 yıl önce ortaya koyup, 2.5 yıl önce yargıtay'ın bu teklifini neden kabul etmedi? şimdi bazı akp'li çevreler diyor ki ''yargıtay, mahkemeler bu şerefsizlerin suçunu onayladığı halde, mahkumiyet vermediler, onlar suçlu. '' ah benim güzel kardeşim, yargıtay bu olaylar olmasın diye fazla ceza dairesi istedi zaten. 1. ve 2. ceza mahkemesi 5 yıldır bu olayı bildiği için bütün hizbullah davalarını ve önemli davaları öne çekti, hepsini mahkum etti. fakat bazılarında o kadar yoğunluk var ki, yetişmedi, yetişemedi. yargıtay'da suçlu, hantal ağır bürokrasi de suçlu. fakat hükümetin suçu inanılmaz derece de yüksek be arkadaşım, malesef çok yüksek.
bugün eline silah almamış mustafa balbay, tuncay özkan, mehmet demirtaş, ergün poyraz, mehmet haberal ve onlar gibi yüzlerce gazeteci, hukuk adamı, tıpçı içerde. onlar dışında herkes neredeyse dışarda.. 188 kişiyi beton altına diri diri gömerek cinayet işleyen adam tekbirler eşliğinde dışarı salınıyor.. mustafa balbay'ı suçladığınız tek delil kendi kurumlarınızca delil olarak sayılmıyorken içerde yatıyor. birisi bana bu adaleti atlatabilir mi lütfen? ne olur?
bazı arkadaşlarımızda diyor ki: '' bunlar salınmadı ki, tutuksuz yargılanacak sadece, merak etmeyin yahu ''. ah benim saf kardeşim, bu adamlara bazı tenkitler emredildi, yurt dışına çıkma yasağı, her gün gelip imza vermek gibi. 3 gün oldu bu şerefsizler salınalı, 3 gündür imzaya gelen yok.. giden yok.. kaçtılar. geleceklerine inanıyormuydun ki?
chp çok güzel birşey yaptı. bu durumu kullanıp akp'nin üzerine yüklenmek yerine, meclise bir tasarı sundu ve bu salınanları anında içeri alabilecekler böylece. umarım akp çıkar çatışmalarını bir kenara bırakır ve bunu kabul eder. ve arkasından da hakim ve savcı sayımız 12.000'den 25.000'lere, ceza mahkemeleri sayısı da 2 katına çıkartılır. hepimizin vicdanlarının sızladığı, ağladığımız şu günlerde herkese sabır dilemekten başka çaremiz yok.
usul yasaları diğer yasaların aksine menfaat gözetmeksizin aynen uygulanır. bu sebeple cmk 102 de yapılacak değişiklik bu salı vermelere son verebilir. fakat ne olursa olsun sonuçlanmamaış bir davadan 5 yıl veya 10 yıl ** yatmak çokta adil değil. tamam suçu olan cezasını çeksin ama ya dava sonuçlandığında suçsuz çıkma ihtimali var.
suçu ispatlanana kadar herkes masumdur. masumiyet karinesi
hizbullah vs davaları bu kapsamda görmek herkesin içini acıtıyor belli ki ama bir mahkemede bu kadar uzun sürmemeli. geç gelen adalet adalet değildir
şimdi efendim, yiğidi öldüreceksin ama hakkını da vereceksin...
öncelikle kamu vicdanını tetikleyen bu tahliyelerde tek suçlu olarak akp hükümetini görmek son derece yanlış.
bakınız dün gece arena programında akp'nin önemli isimlerinden dengir mir mehmet fırat konuktu.
dengir fırat'ın 102. madde ile ilgili açıklaması son derece enteresandı.
102. maddenin yürürlüğe girmesine birkaç ay kala yargıtay 6. daire 2000 tutuklu dosyasını incelemiş ve karara bağlamış, dolayısıyla kamu vicdanını etkileyen bu saçma tahliyelerin önüne geçmiş.
ama diğer ceza daireleri malesef böyle bir uygulama yapmamış, işi ağırdan almış ve hizbullah ve pkk'lıların ve bunların yanında birçok katilin, gaspçının, tecavüzcünün serbest kalmalarının önü açılmıştır.
şimdi burada, bu durumda akp'yi ve hükümeti suçlayabilmek için yarım akıllı ve zihinsel özürlü olmak gerek.
senin 102. maddenin 31 aralık 2010 itibariyle yürürlüğe gireceği ve uygulanacağı 2005 yılından beri belli.
ve yargıtay ceza daireleri buna rağmen söz konusu tutuklu dosyalarıyla ilgilenmiyor.
tamam yargıtayın sırtındaki iş yükü ağır olabilir, dosyalar yüzbinleri, milyonları bulabilir ama bu hassas mesele, hele ki 5 yıldan beri ayan beyan belli olan bir değişiklik öncesi bunun tedbirini almamak ve vicdanları rahatsız eden tahliyeleri sadece seyredip hükümeti eleştirmek de sanırım cahillikten başka birşey değil...
ben akp yöneticisi olsam bu olayı seçim öncesi kullanır, meydanlarda bangır bangır duyurur ve bu tembel zihniyeti rezil rüsva ederdim.
muhtemelen ki akp'de bunu yapacaktır.
onun için kınamayalım...
hakları...
yani bu iş yüksek yargı'nın akp'yi rezil etme projesi olarak anılacak artık.
fos çıkan, başarısız olmuş, ellerinde patlamış bir proje.
aksini iddia eden, "biz çalıştık" diyen yargıtay üyesi varsa cevap hakkı bakidir.
ama öncelikle 6. ceza dairesinin çalışıp da tutukluları hükümlendirip kendilerinin neden hükümlendiremediği hakkında kamuoyuna vermeleri gereken bir yanıt, hatta özür yanıtı var...
madde gayet açık ve net olmasıyla birlikte avrupa ve dünya standantlarına uygundur. sorun yargıtay'ın üzerinde çok fazla yük olmasıdır. hükümet de yargıtay da bunun farkındadır. buna çözüm olarak hükümet yargıtay'ın bir alt aşaması olarak bölge istinaf mahmekemelerini kurmak istemiş, fakat bir türlü bunu gerçekleştirememiştir. bunun sebebini bilemiyorum. yargıtay'ın karşı çıkması geciktirebilir. bölge istinaf mahkemeleri hem yargıtay'ın yükünü azaltacak hem de hakim ve savcı alımını artıracaktır. fakat hakim ve savcı atamaları da çıkmaza girdi, yargıtay mülakatlarda kamera kullanılmasını istemekte hükümet ise reddetmektedir. iki tarafında haklı sebepleri var aslında.
özet olarak, madde gayet açık ve yerindedir; fakat yargıtay, 6.ceza dairesinin yaptığı gibi olacakları önceden öngörüp işlemleri hızlandırabilirdi. burada yargıtay haksız demiyorum ama yargıtay'ın da hataları olabilir.
2004 yılından beri bekletiliyormuş. yani eninde sonunda çıkacağı belliydi. yargıtay da bunu biliyordu. bunu bilmesine rağmen tartışmalı dosyaların hiçbirine öncelik vermedi. oysa cihaner davasında son derece hızlı davranmışlardı...
peki neden böyle?
bence çok açık.
bu bir düello.
hükümet bu yasayı çıkaracaktı ve çıkması halinde pek çok suçlunun tahliye olacağını biliyordu? bunu yargıtay da biliyordu. yargıtay bilerek ve isteyerek bu tartışmalı dosyalara dokunmadı. çünkü o da kendince hükümetle oynuyor! istiyor ki bu caniler, hırsızlar dışarı çıksın ve kamuoyu vicdanı rahatsız olsun. herkes hükümete yüklensin...evet hükümetle didişen bir bürokrasi.
hükümet de bekledi ki yargıtay bu tartışmalı dosyaları ortadan kaldırsın, ama beklenen olmadı...ancak şimdi hükümetin bir başka hedefi var.
yargıtaya neşter atmak.
yargıtay da bilerek ya da bilmeyerek hükümete bu iş için mükemmel bir neden yarattı...
öyle ya!
kimse tutukluluk hali neden düşürüldü, demiyor aslında.
silivri sanıkları da yararlanmış olsaydı, kimsenin gıkı bile çıkmayacak, ufak bir haber olarak geçiştirelecekti.
ama 10 yıl az değil ki,
bu uzun tutukluluk hali hiç de insancıl değil.
bir yandan 10 yıldır sonuçlandırılamayan davalar, diğer yandan uzun yıllar yargılanıp beraat eden insanlar...
bu durum mahkemelerin ve yargıtayın işleyişi nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
öyleyse hedefte yargıtay var.
sonuçta yargıtay bu düellodan mağlup olarak çıkacaktır.