Seckin ve saygin yazar, sinemanin yani sira muzigin de ilgi alanlari arasinda oldugunu gozlemleyip kendisini basarili ve duzgun entrylerinden dolayi tebrik ediyoruz.
hem yönetmenliği hem de oyunculuğu bir arada götürebilen ender sinema insanlarından birisidir kanımca. Yönettiği ve yer aldığı filmlerdeki karakterler hep bir iz bırakmıştır sinema tarihinde. Hatta 'dirty harry' sayesinde Amerika'da güvenilir kanun adamı profilini o belirlemiştir.
imdb'ye göre 66 filmde oynamış, 33 filmin yönetmenliğini, 29 filmin yapımcılığını almış, 18 filmin soundtrack'ında katkısı bulunmuş, 11 filmde de kendisine özel teşekkür edilmiş.
sinemanın gördüğü en büyük ikonlardan biri, spagettilerin "blondie"si ve çürümüş san fransisco sokaklarının "harry"sidir. neredeyse boş filmi olmayan aktör zamanla yönetmenliğe de el atmış ve "unforgiven" la da oscar'a kadar uzanmıştır. (sonrasında aldı mı bişey imedebelemek lazım, bilmiyorum) sergio leone westernlerinden sonra çektiği 1971 yapımı "dirty harry" ile gelmiş geçmiş en sert, en maço polis dedektifini oynamış ve akabinde benzeri defalarca çekilecek filmlerin önünü açmıştır. 70'ler boyunca bir "harry"e takılıp, bir de western çeken üstadın bu dönemde yaptığı "outlaw josey welles", "high plains drifter" gibi westernler gerçekten de çok başarılı filmlerdir. bu filmleri seyreden sıradan bir ademoğlu için bir daha hiçbir kovboy, clint kadar karizmatik olamayacaktır. (arada "eiger sanction" ve "beguiled" gibi farklı ve düzgün işlere de imza attığını unutmamak gerekir) 70'lerde hemen her filmiyle iş yapan aktör seksenlerle beraber bir miktar çaptan düşse de, doksanlarla beraber ve özellikle "unforgiven"la yine kendisinden bahsettirmeyi başarır. bu filmle hem kendisiyle, hem de western türüyle çok saygılı bir şekilde hesaplaşır aynı zamanda. (zaten artık oyunculuktan çok yönetmenlik yapmakta) karizmatik aktörler kuşağının hala ayakta kalan bir kaç çınarından biri olan eastwood'un bir diğer farklılığı da çağdaşları olan steve mcquenn, james coburn ya da charles bronson gibi döneminin en sevilen erkek aktörleri arasına girmesi fakat onlardan bir adım öteye de geçip sonraki kuşağın birkaç kahraman ve tiple yarattıkları efsane bileşenini çok önceden yakalamasıdır. (sly'ın rocky ve rambo'su, arnold'un conan ve terminatör'ü varsa, clint'in de "blondie" -ya da isimsiz kovboy diyelim biz ona- ve "kirli harry" si vardır.
hatice bir yana, diyeceğim şudur ki, otuzuna gelmiş bir erkeğin arşivinde en az iki düzine kadar clint eastwood filmi olmaması sadece gafletle açıklanabilecek bir durum değildir.
"Utangaç ve sessiz bir çocuktum ama benim bile zamanım, benden büyük çocukları dövmekle geçiyordu. Bir korkaklar nesli yetiştiriyoruz. Dayak atan ya da yiyen çocukları hemen psikologlara götürüp sorunları ne öğrenmeye çalışıyoruz. Bizim zamanımızda zorbalık edenleri ilk önce kendin dövmeye çalışırdın, olmazsa ondan dayak yiyenlerle toplanıp beraber döverdin. Ezilenler her zaman ezenlerden fazladır, biz de bu sayı avantajını kullanırdık."
60'dan fazla film ve TV yapımında oynamış, 30 film yönetmiş, 25 filmin yapımcılığını üstlenmiş, 10 filmin müziklerini bestelemiş ve soundtrack'lerine imza atmış çocukluğumuzun kahramanı.
yaşarken efsane olan büyük üstat. bir devir zeki müren müzikleri ile ufka dalarken clint eastwood filmleri için sinemalarda uzun kuyruklar oluşturuyor, türkan şoraya aşık oluyor ve kapıları kitlemeden karşı komşuya kahve içmeye gidebiliyordu. işte üstat o nezih, o saf günlerden kalma bir abide gibi hala, uzun ömürler dileriz kendisine, yeni eserleri ve o eski güzel günleri hatırlatmaya devam edebilmesi için.
bir pazar sabahı kahvaltısında, trt 1 ekranında yine bir western filmi olan iyi kötü ve çirkin'de kendini izleme şansı bulduğum, başka da bir filmine rast gelemediğime üzüldüğüm, harbici karizma insanı.
"böyle bir ağabeyim olsun manitaları da ablam olsun, hemide sürüyle olsun. hergün evimize biri girsin diğeri çıksın" diyesimin geldiği yakışıklı insan. hayal etmesi bile güzel lan.