Gudio,1030 yılında korodaki çocuklara dua ezberletmek için bir yöntem arar, her yeni sesin bir öncekinden daha yüksek başladığı bir halk ezgisi öğretir. Sonra bunu Latince ve dinsel içerikli bir metin haline getirir. Sonra ise bir elin parmakları arasına ve parmaklarına bu kelimelerin ilk hecelerini yazar. bu bir gam dizisi oluşturur: Utqueant laxis(ut sonradan do'ya dönüşmüştür.), Resonare fibris, Mira gestorum, Famuli tourum, Solve polluti, Labi reatum, Sancte lonnes(sonradan si olmuştur.). bu yöntem müzik tarihinde Guido d'Arezzo eli olarak bilinir. Seslerin orantısal incelik kalınlıklarını da porte çizgileri kullanarak göstermiştir. Yani nota ve porte kavramını bulan kişi Guido d'Arezzo'dur.
Ve Barok dönemle yolculuğumuz başlıyor. Barok dönem 1580,1600 yıllarında başlar ve J.S.Bach'ın ölümüyle(1750) son bulur. Klasik akım sanatçıları kendilerinden önceki çağ olan barok dönemini çürütmeye çalışarak, barok kelimesini yakıştırmıştır. Barok kelimesi, biçimsiz inci(barroco) anlamına gelir. 1768'de Jean-Jacques Rousseau müzik sözlüğünde barok'u şöyle tanımlar: Sıksık ton değiştirmesi, uyumsuz, karmaşık armoni yapısı, yapay melodileriyle dengesi zor kurulan, hareketi sınırlı bir müziktir. Fakat böle değildir, diğer çağlardan ne karmaşık ne biçimsiz ne abartılı ne de eğri bürü inci benzeridir. Ancak sanatın tüm dallarında Barok, bu çağa özgü bir başlık olarak günümüze taşınmıştır. Barok müzikteki duygusal abartı, aynı dönemin mimari eserlerinde de karşımıza çıkar. Devasa süslü katedraller yapılmıştır ve süsleme çok önemlidir bu dönemde. Örneğin: san pietro meydanı ve katedrali, Gianlorenzo Bernini eserleri hep bu dönemde yapılmıştır. Konudan çok çıkmayıp dönem müziğine gelirsek, dönemin başlıca müzisyenleri: Claudio Monteverdi(1567-1643), Henry Purcell(1659-1695), Jean Philipe Rameau(1683-1764), Antonio Vivaldi(1678-1741), Johann Sebastian Bach(1685-1750), George Frideric Handel(1685-1759)'dir. Dönem müziği daha çok kemanlar, koral eserler, klavsenler ve orglarla doludur. Keman, Gasparo da Salo tarafından bu dönem bulunmuştur. Opera da bu dönemde doğmuştur. Tarihte ilk opera, 1597'de Floransa karnavalında oynanan, Rinuccini'nin şiirsel metni üstüne Peri'nin müziklediği Dafne'dir.
Ve J.S.Bach'ın ölümü ve piyanonun icadıyla klasik dönem(1750-1827) başlamış olur. Piyano, yumuşak gürültüsüz anlamına gelir. Asıl adı piano-forte'dir. Zamanla piyano olarak kısalmıştır. Piano ve forte gibi karşıt gürlükteki iki nitelemenin yakıştırılmasının sebebi sert sesler kadar yumuşak sesleri de ayrıcalıkla duyurabilme yeteneğidir. Piyanodan önceki klavyeli çalgılar, klavsen, hapsicord gibi ses gürlüğünü yükseltip alçaltma yeteneğinden yoksundur. Piyano ise hem piano(yumuşak) hem de forte(güçlü) dinamikleri yorumlayabilir.1726'da Silbermann'ın yaptığı iki piyano J.S.Bach'a sunulur. Bach, 1746'da bu çalgıyla bir konser verir. ilk piyanolar belli bir dönem klavsen görünümünü (kare) korur. Klasik döneme geldiğimizde 2 farklı akım vardır: "Rokoko" ve "Fırtına ve Gerilim (Strum und Drang)". Rokoko tarzında bir yapıt, hafif, zarif, yapay, eğlenceli, zeki, kolay anlaşılır, cilalı ve süslüdür. Ciddi uzun yapıtlardan daha çok küçük biçimli bestelerdir. Barok döneminin karmaşasına, aşırı süslemelerine başkaldıran ilk harekettir. Rokoko, en çok klavsen ve oda müziklerinde kendini göstermiştir. F.Couperin ve J.P. Rameau bu akımın başını çekmişlerdir. Mozart'ın ilk gençlik senfonileri de Rokoko stilindedir. Fırtına ve Gerilim akımı ise Almanların, Fransız'ların yapay süslemelerle işlenmiş Rokokosuna başkaldırışıdır. Almanlar, her bir müzik cümlesinin yoğun duygularla ağırlaştığı bir anlatım gözetirler. Süslü değil yalın hatta kabadır. Haydn, C.P.E. Bach, J.Stamitz ve C. Cannabich'in yapıtları tipik örneklerdir. Bu duygusal akım 19.yüzyılın Romantik akımının temelini oluşturur. Dönemin önemli bestecileri, C.W. Gluck(1714-1787),F.J.Haydn(1732-1809), W.A.Mozart(1756-1791) ve L.V. Beethoven(1770-1927)'dır. Mozart demişken Mozart'daki Türk etkilerini anlatmadan geçemeyeceği. Mozart'ın Türk konulu 2 operası vardır, biri Kahire Kazı'dır, Türk ülkesine benzer bir yerde geçer diğeri ise Saraydan Kız Kaçırma'dır, uvertürü ve finalinde koro müziği Türk motifleriyle doludur. Osmin tiplemesi, eski bir istanbul yalısını mekân olarak alması, davullar ve zillerle, mehter bandosu etkisini yaratması, bu yapıtı Türk operası olarak ünlendirmiştir. La majör piyano sonatının son bölümünde de Alla turca adında bir marş yazar(Türk marşı). Sol el bir mehter davulunun tokmakla vuruşunu, sağ el de mehterdeki zillerin etkisinde bir ezgiyi işler. Mozart'ın hayatı için Amadeus filmini öneririm arkadaşlar. Klasik dönem ve romantik dönem geçişi olarak kabul edilen dönem Beethoven dönemidir. Beethoven kendi fırtınalı duygularındaki dinamik değişkenliği yansıtabilmek için özel mekanizma ön görür ve piyanoda ilk kez sesleri uzatmaya yarayan pedal kullanır. Beethoven sadece iç dünyasının gereksinimi olduğu için besteler yapmıştır. Beethoven için kalıplar, biçimsel özellikler önemli değildir. Anlatmak istediği gerçeği, özü, kendine özgü yoğun bir dil ile yansıtmıştır. ilginç bir yönünü de söyleyim arkadaşlar otuz yıl boyunca, durmadan, tükenmeden hep eşit zaman aralıklarında yapıt üretmiştir. Sağırlığından dolayı çok bunalımlı bir hayatı olmuştur. Programlı senfonileri (3, 6, 9) romantik çağın senfonik şiir geleneğini başlatmıştır. Diğer senfoniler ise klasik kalıplardaki bestecilere yön göstermiştir. Romantik dönemin kapısıdır Beethoven.
Müzikte Romantik Dönem, 19. Yüzyılı baştanbaşa kapsayan ve 1830'lardan 20. Yüzyılın başlarına kadar uzanan müzik akımıdır. Shubert, Chopin, Shumann, Liszt, Berlioz, Verdi ve Wagner'in çağıdır bu. Her çağda her sanatçıyla yaşamıştır romantizm, fakat 19. Yüzyılda daha yoğun ve abartılı yaşandığı için bu dönemin kimliği olmuştur. Romantizm, önceki Klasik akımının kuralcı sınırlarına karşı bir başkaldırıdır. 18. Yüzyılda sanat, belirli bir toplum katının eğlencesi için üretilir fakat 19. Yüzyılda bestecinin kendini anlatma gereksiniminden doğar. Besteciler artık günümüzdeki gibi kendi dertlerinden bunalımlarından kurtulmak amacıyla beste yapmaya başlarlar. Romantik dönem'in gözde çalgısı piyanodur. Bu dönem piyano için birçok teknik ve duygu unsurlarını müziğe katmamızı sağlayan teknikler gelişmiştir. Artık piyano amatör müzisyenlerin çalabileceği türden çıkıp sağlam eğitim gerektiren müzikler haline dönüşmüştür ve müzik karakteristiği sadece notaları bestecinin istediği gibi çalmak değil yorumcuların kendi yorumlarını da katabileceği bir hal almıştır. Operalar, senfoniler, oda müzikleri, liedler, nocturneler, mazurkalar, sonatlar her dal için zirve bir dönemdir ve çok uzun bir periyodu kapsar. Post-Romantikleri de bu dönemin içine alırsak dönemin önemli bestecileri saymakla bitmez, araştırmanızı öneririm, çokta keyif alacağınıza eminim. 20. Yüzyıl ve Modernizme geldiğimiz de bile Romantik dönemin esintileri bitmemiştir.
Çağdaş Türk müziğine baktığımız zaman 1923'te cumhuriyetin ilanından hemen sonra, bazı yetenekli gençler Avrupa'ya eğitime gönderilir. Bu gençler ülkemize döndükten sonra Türk müziğinin kurucusu kabul edilen Türk Beşleri grubunu kurarlar. "Türk Beşleri"; Cemal Reşit Rey(1904-1985), Ulvi Cemal Erkin(1906-1972), Hasan Ferit Alnar(1906-1978), Ahmet Adnan Saygun (1907- 1991), Necil Kazım Akses(1908-1999)'tir. Türk Beşleri'nin ortak amacı, Batı müziği ile Klasik Türk müziğini ve Türk halk müziğini harmanlamaktı. Ve her besteci bunu kendine özgü bir yolla bunu sergilemiştir. Türk beşlilerinden sonra önemli bestecilerimiz ise Kemal ilerici, Ekrem Zeki ün, Bülent Tarcan, Bülent Arel, ilhan Usmanbaş, Ertuğrul Oğuz Fırat, Nevit Kodallı, ilhan Mimaroğlu ve Ferit Tüzün'dür.
it is the music of the soul, coming from heaven.
most people can not specify the harmony of the instruments.
ah ah, what would we do if you don't exist babe.