Davranışçı öğrenme kuramcısı olan Amerikan psikoloğu hull, aslında mühendislik eğitimi almıştır. Hull doktorasını Wisconsin Üniversitesinde 1918'de almış ve aynı üniversitede 1916'dan 1929'a kadar öğreticilik yapmıştır. Daha sonra da Yale üniversitesine geçmiş ve ölümüne kadar çalışmalarını orada sürdürmüştür. Hull'ın çalışmaları birbirinden farklı üç grupta ele alınabilir. Önce yeteneğin ölçülmesi ile ilgilenmiş ve bu konuda bir kitap yazmıştır (1928). Daha sonra ikinci önemli alanı hipnoz süreci ile ilgili çalışmaları oluşturmuştur. Üçüncü ilgi alanı ve en ünlü çalışmaları ise, öğrenme süreciyle ilgili olanlarıdır. 1943'te yayınladığı " Davranış ilkeleri" adlı kitabı, öğrenme çalışmalarını kökten değiştirmiş. Daha kapsamlı olarak konuyu 1952 yılında yazdığı " Bir davranış Sistemi" adlı kitabında geliştirmiştir. Ancak Hull, kuramını bu haliyle de henüz tamamlanmış olarak görmemiştir.
Hull, mühendislik eğitimi aldığından öğrenmeyi matematiksel bir yaklaşımla açıklamaya çalışmıştır. Hull'a göre ideal bir öğrenme kuramı Öklit Geometrisi gibi önerme ve teoremlerden kurulu mantıksal bir yapıya sahip olmalıdır. Bu nedenle de Hull'ın kuram oluşturma anlayışı varsayımsal tümdengelim (hypothetical-deductive) ya da mantıksal tümdengelim (logical-deductive) olarak adlandırılmaktadır. Hull'a göre önermeler, doğrudan test edilemeyen davranışlarla ilgili genel ifadelerdir. Dolayısıyla bunlardan doğrudan test edilebilir teoremlerin oluşturulmasına gerek vardır. ona göre; bu teoremler deneysel çalışmalarla test edilmeli, elde edilne sonuçlar teoremi destekliyorsa, önermeler ve onları oluşturan fikirler güçlenmeli, desteklemiyorsa ya değiştirilmeli ya da tümüyle reddedilmelidir( Hergenhahn, 1988).
Bütün bu yaptıkları, yazdığı kitaplar ve öğrenme konusunda getirdiği bütün yeniliklere rağmen sosyal bilimlerdeki, özellikle de konusu insan olan sosyal bilimler alanındaki şüphe götürür ama aksi ispatlanamaz önermeler ve bilim insanı deryasında boğulduğunu hissettiği de kesin olan kişidir.
Bu kişiyi ne zaman duysam aklıma bir hikaye gelir:
Bir gün, trende gitmekte olan bir sosyal bilimci, bir psikolog ve matematikçi, tam bir köyün oradan geçmekteyken siyah bir koyun görürler ve bu gördükleri olay karşısında şaşırarak sıra ile kişisel tespitlerini dile getirirler:
sosyal bilimci (eğitim bilimci): "tüm dünya'daki koyunlar siyahtır" der.
Psikolog: "Bu köydeki tüm koyunlar siyahtır" der.
Matematikçi: " Bu köydeki koyunlardan en az biri siyahtır" der.
işte bu tür alanlar arası bakış açısı farklılıklarını dile getirmesi açısından çok hoş bir hikayedir.
edit: konudan biraz koptuk ama Hull bir mühendis olarak sosyal bilimler alanında çalışmış olduğundan, kişisel olarak konuyla ilgili diye anlattım.