ciğeri beş para etmeyen müfteri vatandaş tipi

entry6 galeri0
    ?.
  1. son zamanlarda sıklıkla rastlanan vatandaş tipidir.

    bunlar genellikle herseye karsi olup alternatif uretemeyen insanlardandır. kendilerine öğretilenleri papağan gibi tekrarlar açıp ''bir bakayım aslı neymiş'' demezler. tarihe, atalarına gram saygıları yoktur, en başta padişahı devletini satar bunlara göre (iftiracılar). devlet desen yarın iran olacak bir oluşumdur. millet zaten kıro, üç kağıtçı, ezik vatandaşlardan oluşur. sorsan almanya'da çimlere basmayın yazısı sadece türkçe yazılmıştır. sadece türkler kırmızıda geçerler. sırf kıyafetlerinden dolayı kendi vatandaşları ile dalga geçerler. (bkz: fatih te kara carsaflilarin cirit atmasi) sanki kendileri o analardan o babalardan dünyaya gelmemiş gibi hor görürler kendi insanlarını. sanki suç sadece burda bizim ülkemizde işlenirmiş gibi dünyanın tüm suçluları bizim ülkemizde yetişirmiş gibi düşünür ve hareket ederler.

    bu devletin dini zaten onlar için bir ayak bağı bir gericilik sembolüdür. aşağılık komplekslerinin kaynağı islamdır. sanki ''ben müslüman değilim'' deseler o çok hayranı oldukları avrupa havada kapacak bunları.

    he evet, saygı duyduğu hiç kimse hiç birşey yok mu bunların? var elbette, darwin. neden bilmiyorum geçmişine iftira edenler hep benim primat torunları diye nitelediğim darwin in muhafiz alayi.
    6 ...
  2. 1.
  3. esas komedi bu müfteri insanlardan bahseden tiplerin, müfteri olarak bir kesmi gösterirken aynı müfterilikten çok daha aşağılık bir hal sergilemeleridir.
    4 ...
  4. 2.
  5. devleti satan padisah modeli tarzı başlıklar açıp bir tarihine geçmişine kültürüne küfreden tiptir.
    2 ...
  6. 3.
  7. çözüm üretemeyip, üretilen çözümü de yerden yere vuran vatandaş tipidir. normal seyrinde giden treni her daim raydan çıkartmakla mükelleftirler. ancak ve ancak kendisi o eleştirdiği kurumun başına geçtiği zaman düzeleceğini düşünür. yaşadığı ülke içinde bulunan dini bütün insanlara binbir çeşit hakaretler saydırıp, kutsal değerlerine saygısızlıklar yaparak, o hor gördüğü insanlardan buna rağmen saygı bekleyen insanlardır. ezan okunuşundan rahatsız olup 'neden bu ülkede hristiyanlar için kilise az' demek hiç te rahatsız edici değildir onlar için.
    1 ...
  8. 4.
  9. ucundan yakaladıkları politik duruşun ideolojik yetersizliğinden kaynaklanan buna karşılık elinde bir silah varmış gibi cephe de bekleyenlerin birikimsizliklerine ve kendi içinde çelişkiye düşmelerine neden olmuş bir önermedir. nedir bu çelişkiler? birincisi ülkenin bugünkü durumundan başlayarak üretildiği söylenen çözümlerin gene ciğeri beş para etmez mülk sahiplerinin işine yaradığını söylemenin yalancılığı! yalancılıktır, lamı cimi yok büyük yalancılarsanız. üretildiği söylenen çözümlerin çözümsüzlük olduğunu, değerlerine sahip çıkmaktan bahsedip her türlü ahlaksızlığın yaygınlaştığı bir toplumda ahlaksızlığın temsilciliğine soyunmaları yalancı olduklarını göstermektedir. bu ilk büyük çelişkidir.

    ikincisine geçelim. diyelim ki etik bir siyaset izlediklerini ve doğruya doğru, eğriye eğri diyen bir akımın temsilcileri olsunlar, o zaman böylesine ahlaksız değerlendirmeleri bir siyaset biçimi olarak sunmazlardı. siyaseti bir karakter yaratma işi gören birikimsiz kişi, siyasetin gerçek anlamının ideolojik mücadele, nesne ile özne arasındaki bağı kurma ve güç toplama sanatı olduğunu göremeyecek kadar küçülmüştür. siyasette kural bellidir: ideolojik eleştirinin kendisi karikatürize edilmiş bir politika anlayışından doğuyorsa ve kabalaştırma yöntemini kullanıyorsa geçersizdir. siyasette basitleştirme ve yalınlaştırmayı/sadeleştirmeyi kabalaştırma olarak görüyorsanız ve bunu yaparken talihsiz bir karikatürizasyonu kullanıyorsunuz politik açıdan bir değeriniz yok demektir.

    geleneklere sahip çıkma adına köhnemiş, çürümüş şeylere tahammül etmek bir noktaya kadar anlaşılabilir. sonuçta her politik hareket için kendi kökeni sonuna kadar doğrudur ama gerçekler işte doğrunun tekliğini ve çok yönlü yaklaşımın iflasını göstermektedir. toplumda çürüme almış başını giderken, karanlıklar her tarafı kaplarken ve kendi zihniyetine dahi suç sayılabilecek şeyler gelenek adına sahipleniyorsa ve bir özeleştiri sunulmuyorsa tarih bu kişileri tozlu sayfalara itecektir. ilkel denilebilecek siyaset anlayışınız tarih çöplüğüne gitmeye hazırdır. aklanmanız imkansız ama haklanır mısınız? işte bu soruya süreç cevap verecek.
    1 ...
  10. 5.
  11. devam etmekte fayda var aslında, bu tipi eleştirenler ile bu gruba mensuplar arasındaki ayrımın silikleştiğinin farkındalığı gerekiyor çünkü bize. akılları kirlenmiş, politik olarak kokuşmuş zihniyetlerin toplumu kirlettiği ve çürüttüğü apaçık. buna karşı çıkmayıp siyaset yapmanın gereksizliğine kapılanlar kirli akıllarına rağmen ve kara yüzlü hareketlerine rağmen hadlerini aşan büyüklükte konuşmaları zaten bu tarz hareketlerin işidir.

    örneklere başvurarak somutlama yöntemine gitmek en iyisi. işte çok basit bir olay: piyasanın keskin bir savunucusu olup, halkçılıktan bahseden ve halkın temsilcisi olduğunu iddia edenler türkiye'de her daim iktidarda olmuştur. ama nasıl siyaset size? ciğeri beş para etmezlerden biri olarak buna karşı çıkmayı bir görev biliyorum. bu rezil zihniyetin halkçılığını her gün duymaktan artık içimize gına gelmedi mi? mecliste mütehaatlerin partisi var, şeyhlerin, şıhların, ağaların, zenginlerin hep partisi var, temsilcisi var ama bir tane de işçi, yoksul köylü, aydın, öğrenci gibi çeşitli emekçi katmanları ve ülkesine sahip çıkanların temsilcisi olmaz mı? bunlar mı halkçı. toptan bunlar halkın iradesine karşı gelenler ve yalanlarla kandıranlar.

    ikinci bir örnek. muhafazakar ve milliyetçi kesilen ve bir belgeselin çekiminde toplanan öfkeli kalabalık boğazlardan vızır vızır amerikan gemileri geçerken nerelerdeydiler sormak lazım. hangi parti ses çıkardı buna? kuru gürültüden öte kim bir şey yapmak istedi gerçekten! sıfır. çünkü bunlar yalancı ve riyakarlar. toplumu da böyle yapmak istiyorlar. örnekler bu yüzden çoğalıyor. kaçak yapıların altında çoçuğu ölüp ses çıkarmayanlar, sosyal hakları elinden alınıp sokağa dökülmeyenler ile toplumun aklının bulandırıldığı bir dönemden geçiyoruz. ve çürümüş siyasetin parçaları olan sizler çözüm ve istikrar umacılığı yapıyorsunuz. şimdilik el altına alınan hesaplarınız elbet bir bir sorulur, hani siz kadere inanlar bunu görürsünüz der ve başka bir şey demem.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük