sahiden soruyorum dostlar.. cıva mı dolaşan damarlarımda, kollarım demir gibi ağır, başım sanki bi okkalık saman, kulaklarım da duymuyor sağır, kalbim çok ağır tutun düşmesin aman!
elma da yiyorum oysa, kan yapar dedi, mahallemizdeki doç. yaşlı teyze. üzgünüm ya, teselli etti koç delikanlılar.. başka kız mı yok diyenler oldu.. 'ondan başka insan mı var' diyemedim onlara. dikeni olduğum gülüm de soldu.. yürümeye takadim yok da, koşuyorum uçurum sonlara..
kalbim.. çok ağrıyor dostlar.. cıva kızartırmış değdiği yeri, ben de öyleyim işte, çok ağrıyor kalbim.. hem ağır hissediyorum artık, kalkmıyor kollarım, bakmıyor gözlerim, oksijen değil, o'ymuş enerjim.. çok ağrıyor kalbim..
saat seni sen geçiyordu, gidiyorum dedin, durdu saat. hala seni sen geçiyor, saat bile geçiyor, ben geçemiyorum. yollarıma anılar tıktın nalet şey, kaçamıyorum, beni izleyen ve hep düşlediğim bi çift göz bıraktın, kaçamıyorum senden.. koşuşlarım hep sana.
koşturmalarımı merak ediyorlar, O'ndan kaçıyorum diyorum. bu kaçış sonun olacak diyorlar, sonumun sen olduğunu bilmeden.. boş boğazlar, onlar gibi olmayı isterdim aslında, en azından boğazım boş olurdu, senle dolu olmayan bi yerim olurdu belki..
yok yok, benimki hayal, baksana duymayacağını bile bile seni anlatıyorum, boşboğazlık ediyorum aslında, ama yine seni anlatıyorum.. yine seni, artık 'yine' demeyeceğim aslında.. hep seni, hep seni..
yanlızlık kaç derece? aşk bu kadar sıcak mı? gözyaşlarım söndürmüyor mu ateşi? ateş yanıyor ama herkes neden gülüyor.. bu ateş başka kimseyi yakmaz mı? tegk günahkar ben miyim, bana niye reva gördün ateşi sevgili.. öldürmek zor muydu yakmaktan, yoksa kaçmak kolay mıydı kalmaktan, dudaklarım kupkuru sigaram ıpıslak, nolur bi damla su ver, kalmadı ağlamaktan..
edit: çileden çıktığım için özür dilerim ama, yanlız ve kötü bi ruh haliyle geliyorum arkadaşlar anlatıyorum derdimi, anlıma değmesin d.şşağı lütfen. yarrak kürek yorum yapmayın lütfen.