içimizde bizden gizli serpilip büyüyen cinsiyetçi eğilimleri açığa çıkarmak için sıklıkla verilen bir örnek vardır: bir adam oğlunun elinden tutmuş onu okula götürmektedir. birdenbire hızla gelen bir kamyon çocuğa çarpar, hastaneye yetiştirirler apar topar. fakat onu gören doktor hemen "hayır, ben bu çocuğu ameliyat edemem, çünkü o benim öz oğlum" der. nasil olabilir böyle bir şey??
zor değildir elbette: doktor kadındır ve de çocuğun annesidir. zihnimizdeki cinsiyet rollerine ilişkin kalıpyargılar ilk anda bunu görmemize izin vermiyorsa, kabul edelim ki serde biraz seksistlik vardır.
cinsiyetçiler hayvanlar gibi birbirlerine cinsiyetlerini kullanarak üstünlük sağlamaya çalışırlar.
en ufak cinsiyetçi beyanda bulunan kişiden koşarak uzaklaşmak gerekir. çünkü onu doğurup büyüten annesinin cinsiyetini ikinci sınıf insan olarak gören kişi konuşmaya bile değmez.
ülkemizde kız çocuklarıyla sek sek oynasa laf edilen, mahalle maçlarıyla yetiştirme çabaları sonucu olarak,
ilkokul aşkının saçını çekmeyi bir sevgi ifadesi olarak bilen türk erkeğinin bilinç altında yatan gizli dert.
az önce yaşadığım olayı anlatıyorum. lol oynuyorudum. (evet 21 yaşındayım ve lol oynuyorum) takımımdan bir oyuncu oyunu oynamak yerine chatten sağa sola laf söyleyip duruyor ve susmuyor kesinlikle susmuyor. en son çıldırıp bi sus artık karı gibi bi susmadın dedim. ve bana dedi ki kadın olduğum için olabilir mi cinsiyetçi şerefsiz dedi. inanılmaz.
Cinsiyetçilik bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideolojidir. Bu (bazı istisnaları olmakla birlikte); tarihte genel olarak erkeklerin kadınlara karşı, heteroseksüellerin eşcinsellere karşı üstünlüğü şeklinde rastlanır ve günümüzde de geçerliliğini yaygın şekilde korumakta, insanlar arasında halen etik bir değer ve tabu olarak varlığını sürdürmeye ve kabul görmeye devam etmektedir. Cinsiyetçiliğin insanlar arasında neden böylesine geniş ölçüde kabul gördüğü hakkında yapılan tartışmalar genelikle şu sonuçları işaret etmektedir:
Aile, toplum ve çeşitli dinlerden öğrenilen ve ahlaken doğru olduğu varsayılan kültürel ve etik normlar, değer yargıları, tabular kurallar, yasalar, örf ve adetler cinsiyetçiliği olağanlaştırır ve normalleştirir. *