türkiye nin bu başlıkta anlatılmak istenen şeyi tartışabilmesi için daha bir kaç yüz yıl geçmesi gerektiğini düşündüğüm ve yazacaklarımdan vazgeçtiğim olgu. genellikle amerikan filmlerinde ve bol tazminatlı işyeri davalarında gündeme gelir, sırf cinsiyeti üzerinden bir insanı değersizleştirmekten söz edilir. erkeklerin de zaman zaman şikayet ettikleri bir konu olsa da, mağdur konumda olan genelde kadındır. akademik ortamda yükselemez, şirketlerde önemli mevkilere gelemezler, bunlar tabi biraz daha metropol kavramlar, aradan geçecek olan bin yıllarda türkiye olarak düşünmek zorunda olduğumuz, namus cinayetleri, berdeller, kumalar, dayak yiyen kadınlar ve mor çatı dernekleri var.
olayın tarihi yüzyıllara dayanmaktadır. bu ayrımcılığı yapana sataşan biri "git sokrata hesap sor, git mağra adamlarından öc al amınümm" cevabı alabilmektedir.
cinsiyet yada cinsel yönelimlerinden dolayı insanların uğradığı ayrımcılık türü.
türkiye'de mevcut olduğu kadar dünya'da da mevcuttur. aslında bu olayı konuşmayı ertelemek gerektiğini düşünüyorum.
kahve'ye giren kadına kötü gözle bakılması bir cinsiyet ayrımcılığına basit bir örnektir. kadının ne işi vardır kahvede?
ya da erkeğin çalışıp evini geçindirmek zorunda olması, bunu yapamadığı zaman "erkek" olarak tanımlanmaması. *
