Bu güdülerin dışına asla çıkılmaz, sadece daha yalıtılmış daha medeni halleri görülür. Örneğin iş eğitim hayatındaki rekabet saldırganlığın daha ılımlı halidir.
Freud'a göre bunlar her insanda bulunan dürtülerdir.
Bu dürtüler arzular olusturur. Ve onları yerine göre kabul edip, yerine göre bilinçaltına tekrar yönlendiren ise kişinin psikolojik sansürüdür. Bilinçaltına tekrar gönderilen bilinçaltı arzuların bilince geçme ihtimalleri yoktur. Onlarla bu yüzden ruyalarımızda karşılaşırız. Ama sembolik şekilde... Çünkü sansürü aşmak için maske takmak zorunda kalırlar.
(Sansürü oluşturan ise kişinin büyüdüğü yaşadığı ortam, dini, ve kültürüdür.)
Ayrıca Bu dürtüler sosyal anlamda değerli şekilde ifade edilebilir. Bkz: spor, sanat.
Buna da süblimasyon prensibi denilir.