doğada gözlemlenen partner seçme mücadelesidir. dünyada binde yetmişe yakın bir oranda erkeğin zorunlu olarak sap kalmak durumunda olacağı düşünülürse, doğanın rekabeti kızıştırmak için bıraktığı bir loophole denebilir bu boşluğa.
Kısıtlı sayıdaki kadını kendi eşleri yapmak için birbirleriyle yarışan erkekler, bu amaçla rakibi aşağılama (derogation of competitors) stratejileri izlemektedirler. Bu taktikler rakibin ekonomik kaynaklarını kötüleme, fiziksel gücünü küçümseme, başarılarıyla alay etme, sömürücü ve cimri olduğunu ve kadınları kullanmaktan hoşlandığını söyleme gibi davranışlardan oluşmaktadır. Ayrıca bazı erkekler, cezbetmek istedikleri kadının gözleri önünde rakibe karşı fiziksel üstünlük sergileyerek, onun sosyal statüsünü toplum nazarında küçük düşürmektedirler (Buss ve Dedden, 1990).
Kadınlarsa bilinen tüm kültürlerde fiziksel güzelliklerini arttırmak için birbirleriyle yarışmaktadırlar. Bunu bir eş çekme taktiği olarak kullanmanın yanı sıra (Buss, 1988), eşi elde tutma stratejisi olarak da kullanmaktadırlar (Buss ve Shackelford, 1997). Kadınlar rakiplerinin dış görünüşlerini erkeklerden daha fazla kötülemektedirler. Dedikoduyu kullanarak, hedef erkekler arasında rakip kadınların şişman, çirkin ve kırışıklara sahip olduğu iddialarını yaymaktadırlar.
Erkekler babalık güvencesinin bir işareti olarak cinsel sadakate değer verdiklerinden, kadınların kötüleme taktikleri rakiplerinin cinsel davranışları üzerinde şüphe yaratmaya odaklanmaktadır. Bunlar rakibin önüne gelenle yattığını, ahlaksız olduğunu, cinsel ilişki için kolay ikna edildiğini ve kötü niyetli olduğunu söylemek gibi davranışlardır (Buss ve Dedden, 1990). Ancak bu taktikler erkeklerin kısa süreli ilişki peşinde olmaları halinde istenen sonucu vermemektedir. Bu yüzden kadınlar hangi stratejiyi izleyeceklerini eşleşme bağlamına göre ayarlamaktadırlar (Schmitt ve Buss, 1996). Anahtar nokta şudur ki, arzulanan erkekleri elde etmek adına kadınlar arasında yaşanan rekabet, erkeklerde olduğu kadar şiddetli ve acımasız olabilmektedir (Buss, 2009).
bu konu hakkında darwin der ki; "Cinsel mücadelenin iki türü vardır: ilki aynı cinsiyete sahip bireyler (genellikle erkekler) arasında olanıdır -ki bu mücadeler rakipleri saf dışı bırakmak veya öldürmek için yapılır- ve bu durumda dişiler pasif kalır; ikincisi ise aynı şekilde yine aynı cinsiyete sahip bireyler arasındadır -ve bunlar genellikle dişiler olur- fakat bu sefer mücadeler karşı cinsi etkilemek içindir ki bu sefer dişiler pasif kalmaz ve böylece kendilerine daha uygun olan eşler seçerler."
cinsel rekabet olayında genelde çok palavra atılır. şöyle diyalog geçer. usta allah seni inandırsın iki attım yarım saat bekledim beklemedim ardından iki daha attım sanki hamidiye menba suyu bu kadar palavra olmaz. sana madalya takacak halleri yok. insanın fizyolojik bir yapısı var istediğin kadar palavra at bunun sayısında fazlalık pek olmaz. genelde bazı erkekler bir sefer fazla cinsel ilişkiye girebilir fakat en önemlisi ilişkinin süresidir. bir olsun lakin iki taraf için doyumlu olsun. en önemli kriter budur gerisi detaydır.
Kadınlar arası cinsel rekabet hırsı enteresandır. Giyimleriyle, makyajıyla süsleriyle hem karşı cinsi etkilemeye çalışır hemde kendi hemcinslerine hava atmış olur. Kadının gösterişi zaten kendini sunması, prezentasyonu olmasıdır. Siz hiç avize taşsız avizeye baktınız mı. süsü elbisesi olmayan kadın da öyledir.
Bizim türümüzün dişisi ile erkeği arasındaki cüsse farkı, tıpkı şempanzeler ve bonobolarda olduğu gibi fazla değildir. Bizde kadın vücudu, erkek vücudunun yaklaşık olarak % 85-90 ıdır. Bu da bize, türümüzün erkekleri arasında, dişileri elde etmek için fazla bir fiziksel mücadele olmadığını gösterir.
Memeli hayvanlarda genel olarak erkek-dişi büyüklük oranı, eşlerin erkek- dişi eş sayısı oranı ile bağlantılıdır. Cüsseli erkekler daha fazla dişi bulabilme şansına ve de "umuduna" sahiptirler. Aynı mantıkla insanları ele alırsak, erkeğin 2-3 partner "umudu" taşıyabileceği sonucuna varabiliriz Allıson Jolly'ye göre. Bu da, erkek ve kadın arasındaki bu beden büyüklüğü farkının, erkekler açısından hafif bir çok eşlilikle evrildiğini gösterir.
insan gruplarında cinsel açıdan aktif çok sayıda dişi ve erkek vardır ve insan, erkeği ve dişisi birden fazla farklı bireyle çiftleşebilen bir türdür. Bu yüzden, erkekler arasındaki cinsel rekabette, fiziksel rekabet değil, sperm rekabeti önemlidir. Sperm rekabeti açısından ise biz, daha çok şempanzelerle bonobolara benzeriz. Bu primat akrabalarımızın bedenlerine göre testisleri çok büyüktür. Örneğin 45,5 kiloluk bir şempanzenin testisi yaklaşık 113 gramdır. Bizim türümüzün de erkeklerinin vücutlarına göre büyük olan testisleri, güçlü bir sperm rekabetini kanıtlar. insan testisleri, 200 kiloluk bir gorilinki ile aynı ağırlıktadır, bu da yaklaşık olarak 70-75 gr a tekabül eder. Yani, insan testisi, vücut oranlarına kıyaslandığında, gorillerinkinden çok daha büyük, ancak şempanzeler ve bonobolarınkinden daha küçüktür.
Bu da bize, insandaki sperm rekabetinin gorillerden daha ileri, şempanze ve bonobolardan ise daha düşük düzeyde olduğunu gösterir. Yani, insanın dişisi, gorillerinkinden çok daha fazla çapkın olup, şempanze ve bonobolarınkinden ise daha usludur(!)
Kısaca diyebiliriz ki, insanda erkeğin vücut büyüklüğü, eski insan erkeklerinin aynı anda iki, üç partneri olabildiği anlamına, testis büyüklüğü de evrim süresi boyunca kadınların da birden fazla partneri olabileceği anlamına gelmektedir.