insanlar tarafından görevini yapmakla yükümlü bir android olarak görülmek, kimi zamansa iltifatlardan boğulacak raddeye gelmek.
insanların doğasında vardır birileri tarafından beğenilmek için çabalamak. zaten bütün bu yaptıklarınızın altında beğenilme, birazcık daha fazla sevilme isteği yatıyor. fakat her an bir kahve içmeye sizi evlerine davet edecekmiş gibi bakan kadınların sığlığından rahatsız oluyor insan ister istemez.
mesela kant'tan, charles baudalaire'nin melankolisinden, proust'un tasvirlerinden, tolstoy'un aile hayatından, new york knicks'in durumundan, yağmur ormanlarından konuşmaya hazırlanırken karşınızdakinin sizi uzun uzun süzmesinden dolayı konsantre olamıyorsunuz. bu gerçekten de çok rahatsızlık verici. duygusal bir insan olarak mekanik bir varlık olarak görülmek içimi acıtıyor doğrusu. ben hayatta sevişmekten daha önemli şeyler olduğuna inanırken böyle insanları gördükçe hüzünleniyorum mütemadiyen.
bilmiyorum ben mi romantiğim ama ben insanların aşık olması gerektiğine inanıyorum. cinsel bir obje olarak görülmek işte bu yüzden beni derinden yaralıyor.
zargana bu konuda itirazını dile getirmiştir. bu cinsel ilgiden sıkıldığını normal hayata yaşamak istediğini söylemiştir. kızların, en çok da zargana'nın sıkıntı çektiği olgu.
bu işten para yiyen kadınların ve onların bedenlerini metalaştırarak reklam gelirlerini katlayan erkeklerin* pek tatmayacağı hissiyat.
günlük hayatında bu tür bir sıkıntıyla karşı karşıya kalan kadın içinse her şey daha kolay. çatır çatır sevişirken, felsefenin de dibine vurmak mümkün.*
haftalık magazin dergilerin kapaklarını süsleyen sansasyonlu kadınların sürekli dillerine doladıkları laf:
"ay sanatımla anılmak istiyorum ama neden sürekli seksi seçiliyoruaam bilmiyouaam"