karşındakine ne söylesen onun yerine mahçup olacağınız andır. istisna için (bkz: dalga geçerek reddetmek). eğer uzun bir peşinden koşma sürecinden sonra edilen bir teklif geri çevirildiyse neden peki sorusuna cevap vermek gerekecektir. gerçekler söylenemeyecektir. ama bu durumda karşıdaki umutlanacaktır. herşey daha başka olabilirdi, ama ben seni çok sevdim vs sözlerine mecburen sessiz kalınacaktır.
duşa girip, reddedenlerin sayısının 11'e ulaştığını farkedip, ciddi şekilde ;
"kale : yeliz
sağ bek : funda
sol bek : mehtap
libero : didem "
şeklinde bi kadro kurmayı hayal etmektir. daha sonrada hepsinin 1,65'in altında oldukları da düşünülüp, ulan nokta santraforda yok ki diye reddedilişe değilde, boylarına kızmaktır.
kendinizi bulunmaz hint kumaşı mı sandığını sorguladığınız andır. acımasız hissettiğiniz andır. biran önce geçsin gitsin dediğiniz andır. sevilen başka biri varsa neden o değil de başkası dediğiniz andır. yalnız kalacağınızı aklınıza getirdiğiniz andır.
sorun sende değil bende, ben seni haketmiyorum, zaten sevmeyi bilmem ,hede hödö löp lüp diye zırvalayacağına kişi açık açık ; 'ulan kırmayı da hiç istemiyorum seni amma vallahi hiç etkilenemedim be senden' dese hem teklif edenin daha az zoruna gider *; hem de umudu kesilir . böylelikle teklifi reddettikten sonraki an olması gerektiği gibi olur. kız sizi çabuk unutur;siz de açık sözlü davranmanın verdiği iç huzuruyla hayatınıza devam edersiniz.
bok gibidir afedersin. karşı taraf en az bi kaç hafta kolay kolay düzelemeyecektir ve bunun tek sorumlusu sensindir, aslında senin de suçun yoktur, o üzülmesin diye onla çıkacak halin de yoktur, ama ne biliyim işte lan, üzülürsün gene de a.q , öyle ya da böyle bir insanı üzmüşsündür sonuçta.
nerede oldugunu sasırmaktır.
ben buraya nie gelmistim?
ne isim var benim burda kim getirdi beni buraya?
ya gercekten hayır mı dedi yoksa şaka mı yapıyordu?
gibi soruların kendi kendine sorulma anıdır.