bir cihangir semt sakini olarak ne alaka cihangir ve solculuk amonyumun çocukları diyorum. insan var orda insan. gidin firuzağa camii orda her akşam sıcak çorba dağıtılıyor evsizlere, istanbulun hangi semtinde var bu? anca seçimler yaklaşınca şova dökersiniz işi ya da bi terör olayı olduğu zaman götü başı dağıta dağıta prim yaparsınız.
ileri görüşlü, aydın ve sosyalist kişilerdir. Geri kafalılar sırf kendi hükümetleri sevmiyor diye sevmezler. Kendi fikir ve ideolojileri olmadığı için. Ülkenin yarısı kadar olsalar yemin ediyorum Avrupa'yı geçeriz o kadar.
Solcu olmadıkları, sorosçu liboşlar oldukları düşüncesine katılıyorum.
içlerinde geçmişinde sol örgütlerle temas halinde olanlar, köklü solcu ailelerden gelip devşirilen tipler olabilir. Ama bu liboş oldukları gerçeğini değiştirmez
(bkz: arbutus unedo) sık değinirdi bunlara
hatta sözü vardı uzun bir entry yazacaktı bekliyoruz.
bunların "yetmez ama evet"teki rolünü hatırlarız hepimiz de bugün yeniçağ gazetesinden batuhan çolak
çözüm sürecindeki rollerine, fetö ile bağlantılarına, fetö-pkk ilişkisine ilişkin bir yazı yazmış.
bakın bu tipler nasıl algı savaşı veriyorlardı.
--- alıntı ---
Yüzlerce askerimizi, polisimizi şehit verdiğimiz 'Çözüm süreci'nin ilk işaretleri FETÖ tarafından verilmişti. Kimsenin hesabını vermediği, sorumluluğunu almadığı 'çözüm süreci' aslında FETÖ'nün alt yapılanması olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın düzenlediği Abant Platformları'nda başlatılmıştı.
Devlet eliyle Kürtçe televizyon (TRT ŞEŞ) kurulması, örgüt ile görüşülmesi, Kürtler'den alınan hakların iade edilmesi gibi maddeler sonuç bildirgelerine konuldu, TSK ve emniyetin terörle mücadelesi eleştirildi.Toplantılarla, kapsamlı algı operasyonları ve siyasilerin demeçleriyle, topluma bu sakat fikirler sinsice empoze edildi.
Millete 'Çözüm süreci' dayatıldığında hiçbir itiraz ve tepki gelmemesi de algı yönetiminin ne denli başarılı kurgulandığını gözler önüne serdi. PKK'nın ortaya çıkmasının nedenini Türk milliyetçiliği ve Atatürk'e bağlayan sapkınlar, medyanın "aydın" yüzleri olarak karşımıza çıkmış ve hâlâ da çıkmaya devam ediyorlar!
O toplantılardan belki de en kritik olanı 2009 yılında Irak'ın kuzeyindeki Erbil kentinde düzenlendi. Açılış konuşması Fetullah Gülen'in gönderdiği metinle yapıldı. O günlerde cemaatin platformuna katılanlar bakın neler yazmışlar:
Nagehan Alçı / Kürt Meselesini Erbil'de Konuşmak / Akşam Gazetesi / 14 Şubat 2009"...Abant Platformu bu kez Kürt meselesini konuşmak için Kuzey Irak'ta toplanıyor. Yarın başlayacak ve pazartesi günü devam edecek toplantının ismi 'Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak'. Hakikaten de birlikte arayacağız sorunların çözümlerini bu kez. Yalnızca buradaki Kürtlerle değil, oradakileri de aramıza katarak.Kürt bölgesi Türkiye için önemli bir hinterland. Sanırım dış politikamız o bölge ile ilişkilerin getireceği avantajları görüyor. Kürt bölgesinin Irak'tan ayrılıp bağımsız bir devlet olması yönündeki korkuları bir kenara koyup mevcut durumdan nasıl istifade edeceğine bakıyor."
Alçı, Kürt Bölgesi'nin bağımsız bir devlet olmasından korkulmaması öğüdünü verirken, toplantı bittikten sonra 18 Şubat 2009 günü, Akşam Gazetesi'nde yayınlanan bir yazı daha kaleme alıyor:"...Şiddetle, vahşetle, kanla, bombayla çözmeye çalıştı birileri. Olmadı. Terör başlığından sıra Kürt başlığına bir türlü gelemedi bu ülkede... Türkiye'de Kürt meselesine kafa yoran isimler Kürt bölgesinde Barzani'nin himayesinde tebliğler sundu, yeni fikirler ortaya attı. Üstelik Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıldönümü olan 15 Şubat'ta."Alçı'ya göre, terörle mücadele şiddet, vahşet, kan ve bombaydı, toplantının 15 Şubat'ta yapılması da manidardı!
Toplantının bir diğer katılımcısı olan Cengiz Çandar ise 15 Şubat tarihinde Radikal Gazetesi'ndeki köşe yazısında katılımcıları "Türkiyeli Aydın" olarak yorumluyor ve ilginç ifadeler kullanıyordu:"...Abant Platformu toplantısı için Erbil'e ayak basan üniformasız 100 Türk aydınının buradaki oluşturduğu 'sinerji'den üreyen gücün, 700 bin üniformalı personele sahip TSK'nın Kandil Dağı üzerindeki etkisinden çok daha etkili olduğunu yerinde gözlemledik..."
Çandar, 17 Şubat'ta "Kuzey Irak mı, Kürdistan mı" başlığıyla bir yazı kaleme alıyor ve şunları söylüyor:"Kürtler için burası Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin merkezi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi sözcükleri ise Irak Anayasası'nda mevcut. Yani buranın, sadece bir coğrafya veya kültürel algılama olmanın ötesinde bir yasal adı var. Türkiye'den gelenlerimiz arasında en ileri gidebilenlerimiz 'Kürt Bölgesel Yönetimi' diyebiliyor ama 'Kürdistan' sözcüğünü telaffuzda zorlanıyor, dilleri dönmüyor. 'Kürt' tamam ama 'Kürdistan' sözcüğü telaffuzu pek zor; resmi ağızlarda, 'Kuzey Irak'tan 'Irak'ın kuzeyi'ne, geriye doğru geçiş yapıldığı bir dönemde 'Kürt'ten 'Kürdistan'a doğru ilerlemek olağanüstü zor olmalı."
Peki, Çandar ve Alçı dışında Abant Platformlarında kimler bu toplantılara iştirak ediyordu? Galip Ensarioğlu, Yasin Aktay, Naci Bostancı (şu anda AKP vekilleri), Emre Aköz, Bejan Matur, Hakan Albayrak, Mümtaz'er Türköne, Altan Tan, Eser Karakaş, Murat Belge, Etyen Mahçupyan ve daha onlarcası...
Hani birileri, PKK'ya yardım ve yataklıktan 3 yıl hapis cezası alan Ahmet Kaya'ya sahip çıktığı konuşmasında, ona tepki gösterenlere "Ulan hepiniz oradaydınız be" diyordu ya... Aynen öyle... Çözüm ihaneti kurgulanırken de hepsi oradaydı. Şimdi de hepsi FETÖ'ye sövüyor!
ya şaka bi yana bu muhabbeti böyle gazlayıp duruyorlar da cihangir ahalisinin büyük kısmı ciddi para kazanan, ona göre de bir hayat yaşayan insanlar.
amiyane tabirle zenginler yani.
şimdi bak, bir bardak çaya 7 lira veren insan solcu falan olamaz. bir kere orda anlaşalım. böyle bir solculuk da yok, sınıf bilinci de yok, ideoloji de yok.
bu insanlara ısrarla solcu denip durması ağırlığının hdp'ye oy verdiği konusundaki yaygın kanı.
gelgelelim hdp'yi içeri atan şey kendi insanının verdiği oylar. bu işle cihangir'in falan bir alakası yok.
beyoğlu komple hdp'ye verse kaç yazar yani?
''cihangir'de viski içen enteller ülkeyi ne hale getirdi peh peh peeehhh'' demek gerçekçi değil. hem de hiç değil.
acizliktir bunun adı.
kürt sorununu nasıl çözeriz temalı daha uzun uzadıya bir konuşma yapılmalı aslında bu aşamadan sonra ama buna gerek yok.
2-3 tane beceriksiz herifin gündem değiştirme çabasına takılıp vay cihangirliler, vay solcular diye gaza gelen halk kitlelerini gördükçe üzülüyorum.
hemşerim, kürt sorunu başladığında cihangir diye bir yer bile yoktu, tarlaydı orası.
ama sen bu kadar düşünmekten uzak durursan o sorun çözülene kadar daha nice tarla cihangir olur.
biraz derin düşünün. hayata karşı bu kadar sığ olmayın.
cihangirliler mi? çoğunluğu kıçını kaldırıp oy kullanmaya bile gitmemiştir. komplesi gitmese kaç yazar be kardeşim?
gelirleri yüksek memleketteki asgari ücret işsizlik terör gibi sorunlardan en az etkilenen kesim olmasına rağmen en çok eleştiriyi yapan kesim. aç gezen köle gibi çalıştırılan iktidar uğruna öldürülen insanların sesi çıkmaz rahat yaşıyor denen cihangir solcularının sesi dinmez. vallahi ben bu işi anlamıyorum ama vaziyet böyle. ha bi de kürt kökenli olanları bölücüdür.