cien anos de soledad

entry106 galeri2
    26.
  1. post-modernizm'in en başarılı temsilcilerinden Marquez'in, yarattığı etki açısından Kırmızı Pazartesi ile birlikte en önemli eseri denilebilir bu kitap için.
    1 ...
  2. 27.
  3. eminim ki güzeldir ama bana çok karmaşık geldiği için bir türlü okuyamamışımdır. ilk yüz sayfasını bitirdiğimde kafam allak bullak olmuştu, zira konunun geçtiği ailenin soyağacında bir ismi birden çok insan kullanıyordu. bu yüzden de kim hangisi bulamıyordum. lakin bir soyağacı tablosu da var kitabın başında. yazar benim yaşadığım olayın ortaya çıkacağını bildiği için -ki birçok kişiden de duymuştum aynı şeyi-, bu tabloyu oraya kondurmuş. benim üşengeç bir dönemime denk geldiği için de çok fazla uğraşasım gelmemişti.

    ve fakat bir gün okuyup bitirmeyi başaracağım kitaptır.
    2 ...
  4. 28.
  5. eğlenceli bir kitaptır. misal çamaşır asarken uçan bir kadın vardır. bütün sülalenin ismi aynıdır.
    edebi bir eserdir, amcamız iyi şeyler yazmıştır.
    okunmalı, okutturmalıdır.
    1 ...
  6. 29.
  7. ilk 15 sayfası atlatıldıktan sonra normal ve keyifli gelişen ilginç ama sonunda ensest üstüne kurulu bir sonla biten kitap.
    1 ...
  8. 30.
  9. son y.y 'ın en güzel 100 kitabı içine girebilmiş masalsı bir romandır. küçükken dinlediğimiz babanne masallarına benzer.
    2 ...
  10. 31.
  11. adında hüzün vardır.
    akıcıdır, şahane betimlemeler sayesinde, beyninizde sahneler canlanıverir.
    okunmalıdır.
    4 ...
  12. 32.
  13. okuduğum en kalabalık kitap.
    ha bi de, evrensel suç ensesti barındırır satır aralarında.
    2 ...
  14. 33.
  15. adındaki hüzün ancak kitabın sonundaki cümlelerde bulunabilir.
    1 ...
  16. 34.
  17. eşsiz marquez romanı. bitirdiğim anda başa dönüp bir kere daha okumak istedim. kadın erkek bütün adı geçenlere tek tek hayranlık duydum. ağladım, güldüm, kurulan cümlelerin bende yarattığı ve adını koyamadığım duyguyu çok sevdim. yazıldığı dilde okumak kim bilir neler hissettirirdi'yi merak ettim. okunmalı, belki de defalarca.
    3 ...
  18. 35.
  19. okuduğum en iyi kitap.

    bu roman çok uzun süre elimde kaldı. ilk başlarda inanılmaz sıkıldım. yarısına kadar gelmem 1 ayımı aldı ki tam da emin değilim belki de bir ayı da geçmiştir. çünkü hiçbir şey olmuyordu. her şey durağan ve sıradandı. sonrasında okuduğum diğer marquez kitaplarını düşündüm. * * * hepsinde aynı şey vardı. hepsini okurken aynı hatayı yapmıştım. alıştığım, popüler kültüre(asla eleştiri değil dan brown'u ya da grange'ı kim sevmez ki?) hizmet eden kitaplar gibi değildi marquez'in kitapları. finali için okunmamalıydı. aksine finalde sarsıcı, şaşırtıcı hiçbir şey olmazdı. güzellik kitabın sonunda değildi. güzellik; her cümleye özenle, parça parça serpiştirilmişti. büyülü gerçekçiliğin en büyük temsilcisi, her cümlede bir final yaratmıştı ve yüz yıllık yalnızlık bu büyülü cümlelerle yazılmış bir destandı. ben bunu kitabın yarısında fark edebildim. zaten sonrasında da kitabın kalan yarısını kısa bir sürede bitirdim.

    sıradışı, yaratıcı betimlemeler; ustaca yapılmış tasvirler ve alışana kadar canınızı sıkan ama alıştıktan sonra da sizi edebiyat denizinin en güzel koylarından birinde yüzme fırsatı sunan büyülü gerçekçiliğin en güzel örneklerini sunmuş marquez bu kitapta.

    bana bu kitabı okuduğum en iyi kitap diye tavsiye eden oda kitabevi'nin sahibi ibrahim abiye de ayrıca teşekkürler.
    3 ...
  20. 36.
  21. yalnızlığın tüm yönleriyle insan hayatına hangi boyutlarda etki edebileceğini bir sülale içindeki karmaşık insan ilişkileri üzerinden anlatan gabriel garcia maquez romanı.
    baştan sona süregelen olaylar sonunda güzel bir şekilde ve güzel bir mesajla bağlanmış. tavsiye olunur.
    2 ...
  22. 37.
  23. küçükken bir masal dinlediğimizde nasıl onu gerçek sandıysak marquez'in bu kitabında da gözlerimiz kocaman açılarak göğe uçan kızları okuduk. büyücekler için bir masal, müthiş bir kurgu. kafa karıştıracak kadar çok ismin içinde yolumuzu rahatça bulduğumuz bir hikaye.

    albay öleceğini sandığı hücrede en büyük aşkların ölüm döşeğinde küçücük bir an olarak kaldığından bahsetmiştir ki bu söz benim hayatımı değiştirmiştir.
    1 ...
  24. 38.
  25. kitapta adı geçen macondo kasabası, gerçekte gabriel garcia marquez'in çocukluğunun geçtiği kasabadır. asıl adı aracataca olan kasabanın adı maconda olarak değiştirilmek istenmiş; fakat yeterli oy sağlanamadığı için gerçekleştirilememiştir.
    2 ...
  26. 39.
  27. G.G. marquez e ait tavsiye üzerine aldığım kitap.iyi de etmişim,yeni başladım şimdilik çok iyi.
    1 ...
  28. 40.
  29. buyusel gerceklik ornegi kitap. "dunya oylesine cicegi burnundaydi ki bazi seylerin adi yoktu ve onlari parmakla gostermek gerekiyordu" gibi surreal bir cumleyle baslar, ayni surrealizm ile devam eder. bir de herkesin adi aureliano veya jose arcadio buendia'dir. okunmasi gereklidir, bu kitabi okuyup begenenlere laura esquivel'in com agua para chocolatasi ve isabel allende'nin house of the spiritsi da onerilir.
    2 ...
  30. 41.
  31. kitap 356 sayfa olsa da yazarın anlatımındaki zenginlik ve buendia ailesinin fertlerinin hayatlarındaki maceralar kitabı sayfa sayısına sığdırmaktan kurtarıyor.

    ailedeki isim benzerliği karmaşasını yenmek için hazırlanan soyağacı kişileri karıştırmamak için büyük yol gösterici.

    kitap hakkında ne denebilir ki başka. sadece okuyun ve yazarın hayal gücünün zenginliğine kendinizi kaptırın.
    3 ...
  32. 42.
  33. 43.
  34. romanda hakim olan büyülü gerçeklik, aslında gerçekliğin bir büyü olduğuna yapılan vurgudur. okuyucunun inanmakta zorlandığı gerçeklikler ve karakterlerin inkar ettiği gerçeklikler el ele gider. Melquiades'in odasının o öldükten sonra neredeyse 100 yıl boyunca tertemiz kalması veya 100 yılın bütün pisliğini taşıyor olması değil de, kilitli odayı her açanın onu farklı görmesi, neden öyle gördüğüdür önemli olan.
    3 ...
  35. 44.
  36. nobel ödüllü bir yazarın kitabı olması dolayısıyla merak edip okuduğum, ilk bölümleri iyi olan ama daha sonra tekrarlara düştükçe sıkan,kötü bir kitap.
    ilgi çeken birkaç nokta kitapta türkler sokağı diye bir sokağın olması ve ursula'nın kör olmaına rağmen durumu idare etmesi.
    1 ...
  37. 45.
  38. gerçekliğin hayalleştiği ya da hayalin gerçekleştiği durumlarla iç içe olan, güzel remedios'un göğe uçup gözden kaybolması gibi içinde kaybolduğunuz ve aniden kendinizi melquiades'in odasında "hangisi benim hikayem olabilir" diye kitapları karıştırırken bulduğunuz, okunulası ve düşünülesi kitap.
    2 ...
  39. 46.
  40. gaziantepsporlu futbolcu.geçen yıl kolombiyanın os frontales takımından büyük umutlarala transfer edilmiştir.
    1 ...
  41. 47.
  42. 48.
  43. fakat bir gün yoracak seni yalnızlık bir gün bükülecek gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. haykıracaksın bir gün "ben yalnızım" diye. nietzsche
    0 ...
  44. 49.
  45. anlatım tekniğiyle (bkz: ihsan oktay anar)'ın (bkz: puslu kıtalar atlası)yla benzeşir ve hatta gerçeğe ve akla daha yakın olması bu coğrafyada puslu kıtalar atlasını daha etkileyici yapar. bu arada çeviri bozukluğu altında ezilmemiş, (bkz: seçkin selvi'nin)güzel çevirisiyle diline en yakın tadı vermiştir.
    3 ...
  46. 50.
  47. sizin sülalenizi skym diyerek yorumlamaya başlayacağım kitaptır. başlarda gayet zevkli giderken jose arcadio buendia'nın çocuklarına iki isim koymasıyla - adamlar yalnız ya başka isim bilmiyolar - bütün doğan çocuklara aynı isim verilmiş balık hafızalı beni fazlasıyla zorlamış fakat okuma azmim sayesinde binbir zahmet bitirdiğim bir yapıttır.

    aslında düz bir mantıkla bakıldığında kitaptan hiç bir şey anlamak mümkün değildir fakat dünyanın yeni baştan kurulmasını andıran havasıyla, insanlardaki değişimin yavaş yavaş bireylere empoze edilmsiyle, ideolojik fikirlerin ortaya çıkması, sosyalist düzen içinde yaşayan halkın işin içine devletin karışmasıyla işlerin tabiri caizse sarpa sarması fakat herşeyin bugün olduğu gibi uçkura bağlandığını - bol bol sevişirsen senden mutlusu yok - açıkça gözler önüne seren bir eserdir. maconda'ya kapitalizmin gelmesiyle işin içine askerlerin darbelerin girmesiyle insanların mutluluğunun nasıl da bozulduğunu gözler önüne sermiştir.

    olağanüstü olaylar yazarın kitabın tanıtımında tanımladığı gibi sade bir dille, ruhsuz bir uslupla, nasıl da bize olağanmış gibi anlatıldığı gerçekten şaşırtııdır. bir süre sonra uçup gökyüzünde kaybolan kadınlara, 4 yıl yağan yağmura, ev yiyen karıncalara şaşırmamama şaşırmamla farkettiğim durumdur. kitapta bol bol sevişme mevcuttur meraklısına duyurulur.

    netice de yorucu kimine göre çok boş, kimine göre çok çok dolu (bana göre de) binbir çeşit sonuç çıkarılabilicek okurken zamanının boşa harcanıldığı düşünebilir fakat bitirildiğinde kıymeti anlaşılan ender kitaplardandır. anlatılandan çok anlatılmayanın öne çıktığı, yazarın aslında ben bunu bunu kastediyorum diye hiç mi hiç uğraşmadığı ama bunu istemeden gözümüze soktuğu mutlaka okunması gereken kitaptır. okurken edilen küfürlerin bittiğinde geri alınmasına sebep adam marquez'e aralık ayının bir çarşamba gününden selamlar...

    moderasyona edit: neresi ağır hakaret içeiryo anlamadım. 4 kelimeden üçünün küfür olduğu enrtyler dururken bilgi içeren entry siliyosunuz. yazık!
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük