sonunda varmı$tı. kapıyı çaldı açan yoktu. yalçın'ı telefonla aradı. yalçın telefonu açmıyordu. bir anda pat diye bir sesti. hemen ardındaki merdiven dairesinin penceresinden baktı. atlayan yalçındı..
suratını kendisine doğru çevirdi kamuran abi. yalçın'a baktı kafası yarılmı$ ı$id militanı gibiydi. gülmeye ba$ladı, sonra ağlamaya, sonra bağırmaya. yardım edin diyordu kamuran abi. o anda etrafındaki ve apartmanın lambaları teker teker yandı. ambulans sesleri, polis arabaları, meraklı mahalle delikanlıları.
yalçın'ı apar topar hastaneye kaldırdılar. yalçın aslında $izofrendi. çünkü hiç arkada$ı yoktu ve kafasında kurguladığı ki$ilerle arkada$lık kuruyordu. cebinde de öyle pek parası olmazdı. ne zaman ameleye ihtiyaç olunca ko$ardı bremen pazarına. günlüğü 76 euroydu. yetiyordu.
yorgun argın geldiği gece yarılarında sarı kafalı 128 mb ramli bilgisayarında bazen eed for speed porsche unleashed oynar bazen de uludağ sözlüğe bakardı.
gözlerinden ya$ geliyordu. doktor anlamı$tı yalçının ölmek istediğini. kendisini duyabileceğini biliyordu. yalçın dayan oğlum dayan Basierend auf der Basis Sohn Basierend auf der Basis Sohn diyordu.
yalçın hastaneye yeti$tirilmi$ti. kalbi 5 kez durmu$tu. ya$amak istemeyip de ya$atmak bir insanı en büyük intihardı. kamuran abi nihilist bir adamdı. 57 ya$ında nieztche bıyıklı biriydi. esmer kavruk tenliydi. kısa gür saçlıydı. üniversite mezunu tornacıydı. almanya'da böyle $eyler normaldi. yalçın'a biraz dünyayı göstermek için kitaplarından vermi$ti. biraz tezer özlü okutuyordu son zamanlarda. ee biraz sohbet edeceği insanı yeti$tirmeli insan derdi. yalçın'ın devreleri yanmı$tı bilgi yüklemesinden anla$ılan ve bu yüzden kendisini suçlu hissediyordu.