biten bir ciddi ilişki sonrası hayatını sorgulayan kişinin değerlendirmesidir bu sözlük. iyi dinle;
hatunla tanışmadan önce, sıradan ama güzel bir hayat. rahatsın, geziyorsun kafana göre, takılıyorsun arkadaşlarınla... 10-15 yıla dayalı dostlukların var falan, eğlenceli sayılabilecek bir hayat de geç... istediğin kızla konuşup istediğin insanlarla geziyorsun falan. ailenden başka pek bir şey umurunda değil, aslında ailen de değil... sen onların umurundasın daha çok. gece geç saatlere kadar eve gitmiyorsun hatta bazı geceler, günler, haftalar eve uğradığın bile olmuyor.
veeee tatatataaaammm.
hatunla tanışıyorsun bir arkadaş ortamında. ilk başlarda fazla çekici gelmese de farkını hissettiriyor. bir kaç buluşmanın ardından yakınlaşmalar, çekimler falan başlıyor ister istemez... ilk zamanlarda gökten inen bir meleğin hayatına getirmeye başladığı düzen hoşuna gidiyor. facebook listende bulunan kızlardan başlıyor bu düzenleme işleri... fotoğraflarını beğenen kızların kim olduklarını soruyor önce masum kıskançlık ayaklarına yatıp, hoşuna gidiyor bu senin, malsın çünkü! ödün vermeye başladın haberin yok... neyse önce o kızlar siliniyor bir bir listenden... aralarında bir kaç iyi dost olsa da fark etmez, çünkü o senin dostun, sevgilin, hayat arkadaşın olma yolunda ilerliyor! seviyorsun ya amına koyim... hey yavrum!
neyse gel zaman git zaman en başta sözünü ettiğim 10-15 yıllık dostlarınla en son ne zaman görüştüğünü falan unutmaya başlıyorsun... "bu akşam arkadaşlarla zaman geçiriyim" dediğinde imalı bir "sen bilirsin" cevabı aldığın an, sıra dostlarına gelmiş, fark etmiyorsun bile! ertesi gün beyin yeme seansları başlıyor... bütün gece içip sıçıp pes oynamaktan ne zevk alıyorsunuzdan tut hepiniz sapıksınız karı kız mevzusu konuşmuşsunuzdura kadar aklına ne geldiyse trip dahilinde yüzüne çarpılıyor. işin ilginç tarafı bunlara sen de inanıyorsun zamanla, "ulan" diyorsun "harbi ne boktan hayat lan! it kopuk abazalarla napıyorum abi ben" diyorsun kendi kendine. bir süre sonra onlarla da muhabbetini yavaştan bitirmeye başlıyorsun. sonra bir bakmışsın, en yakınım dediğin adamlar senin yüzünden seni aramaz olmuş... haklılar...
derken giyimine kuşamına karışmaya başlıyor bu sevgili denen şahsiyet... ne kadar paspal giyiniyorsun çeki düzen vermek gerek sana deyip başlıyor sana çeki düzen vermeye... sevdiğin t-shirtleri, pantolonları bir bir yok etmeye başlıyor. sana sormadan! gidip hediye ayağına kendi sevdiği sikik kıyafetleri getiriyor, giymem diyemiyorsun, kız para harcamış, giyiyorsun. parmak arası terlikle taksim'e gittim lan ben bu yüzden! ağlicam amına koyim...
artık belli bir süre geçmiş sevgiliyle, aşktan çok bağlılık, alışkanlık mevzusu giriyor ilişkiye... e dolayısıyla iş de ciddiye biniyor. iş ciddiye bindikçe daha da artıyor istekler. tabi bu süre içerisinde ondan önceki hayatınla şimdiki hayatın kıyaslamaları dönüyor... "benden önce serseriydin ben adam ettim seni, hayatını düzene soktum" tripleri... gülüp geçiyorsun. vee en sevdiğim bölüm;
iş hayatına karışmaya başlıyor canımıniçi... "yaa" diyor "lannoldu biz evlencez ama maaşın yeter mi sence?"
yeter aslında diyorsun ama yetmez aga. nereye yetiyo lan yeter mi? neyse bir gaz veriyor sana, gidiyorsun patronun odasına konuşmaya... ama patron işte, öyle bir acındırıyor ki kendisini, "abi al şu parayı tamam ben istifa ediyorum boşver beni düşünme sen" diyesin geliyor içinden... o derece! çıkıyorsun sigara içmeye derken telefon çalıyor,
-zam istedin mi?
+evet ama çok kötü durumdaymışız, 2-3 ay içerisinde maaş konusunda iyileştirme imkansızmış...
-al işte salaksın! yaa tabi öyle dicek verir mi sana zam? koparman gerek ısrarcı olman gerek! hadi bi daha git anlasın senin kıymetini! işi bırakırım falan de! evlencem de ya! de bi şeyler...
+doğru diyosun hemen gidiyorum...
git git alcan ebenin amını! neyse gidiyorsun odaya tekrar, sert giriyorsun konuya bu kez ama yemiyor... işte bu kapı işte bu da sapı deyip yol veriyor sana elin oğlu... eyvallah deyip çıkıyorsun ama gururlusun! sevgilinin dediği gibi hakkını yedirmemişsin falan...
neyse bu süreç sonrası sevgiliyle her buluştuğunda boşver sana iş mi yok naraları... e yok? 1 ay geçiyor, 3 ay geçiyor derken iş bulamadıkça daha da geriliyorsun... karşındaki de gerildikçe kavgalar artıyor...
kavgaların ana temaları;
-işsizsin. (neden acaba?)
-arkadaşların yok. asosyalsin. (allah allah bak sen)
-kız yok etrafında salaksın. (ulan neyse ben bi şey demiyorum!)
-bir tarzın bile yok ben giydiriyorum seni. (kafayı yicem)
-serseriydin değişemiyorsun... (tamam)
falan filan.
ayrılıyorsun tabi. o en başta siktir ettiğin dostların kalıyor yine yanında... annen baban... serseri hayatına geri dönüyorsun. işine tekrar geri dönmek istiyorsun, aynı şartlarda kabul ediyor patron seni. devam ediyorsun yani yaşamaya...
eee bu ilişkiden sana kalan ne ulan peki? ne getirdi sana bu ilişki ne götürdü senden?
kız geldi, önce etrafından hatunları siktir etti, sonra arkadaşlarını, sonra kıyafetlerini, tarzını, sonra işini... en son da kendisi siktir olup gitti, toparlamak yine sana kaldı?
nedir olum bu ilişki dediğiniz lan? tüm bu söylediklerim 5 senelik ilişki içerisinde ve sonrasında olan şeyler aloo? 5 sene lan? ilk sene evlensek 4 yaşında çocuğum olmuştu benim, değer derdim en azından o sübyanın hatrına... eee şimdi ne diye avunalım? neyle avunalım?
demem o ki sözlük, ciddi ilişki yoktur. buna kendisini inandıran salak vardır. ciddiysen evlen geç amına koyim ne diye tatava yapıyorsun?
öncelikle şu soruya cevap vermek gerekir: ilişkiler neden ciddi ve ciddi olmayan(!) diye iki farklı kulvarda incelenir?
zaten sorunlara sebep olan bu bakış açısıdır. hayatınıza önünüze gelen herkesi soktuğunuzda, ciddi(!) bir ilişkiye başladığınızda önceden bu gayri ciddi durumlarınız ayağınıza dolaşıyor. durumu bir kadın tarafından incelemek gerekirse, zamanımızda erkekleri ayartan kısım genelde kadınlar. artık erkekler kadınların peşinden koşmuyor bu yüzden. bu sebeple, eğer vakti zamanında düzensiz bir hayat yaşayıp, tabiri caizse ortam çocuğu gibi yaşadıysanız hayatınızı, ciddi bir birliktelik düşünen kadınla da birlikteyseniz artık, zaten güven hanenize bir gol yemişsinizdir, her zaman kadının aklında bir soru işareti ile gezmesine neden olur eski yaşantınız*.
ikincisi, siz ilk başta koparım diye adım atarsınız ve karşınızdaki sizin içinde bulunduğunuz ortamlarda bezi bile olmayan biriyse, erkekler tarafından tabir edilen düzgün kız, özlemini çekmeye başladığınızda o ortamlara ara sıra da olsa pek giremezsiniz. gizli saklı gittiniz diyelim, yakalanma ihtimaliniz %90. oldu mu sana 5 gol daha? 6 eder.*
üçüncüsü, artık hayat sizin ve sevgiliniz için çekilmez olur. tebrikler bir ilişkinin içine daha sıçtınız. zaten size kuşkuyla bakan gözü, sauron'un yüzük görmüş gözü gibi deliye döndürdünüz. söylediğiniz 100 kelimenin 99'u yalan, belki o da belki 1'i doğru olacaktır. sonra kavgalar, gözyaşı... bu vakitten sonra tez zamanda ayrılın.
erkeklere önerim; sevgilim yok diye her şeyi ortalıkta yaşamayın, yaşadıklarınız size kalsın. dışarıdan bakan size ne efendi çocuk desin ama siz yine bildiğiniz boku yiyin. sevgiliniz olunca da adam olun.
kızlara önerim; piç erkekten hoşlanıp, sevgili olduktan sonra ev kuşu haline getirmeye çalışmayın*. ağlamaktan beyniniz akmasın.
meraklısına not: bahsi geçen konu 2,5 yıl ilişki + 1 yıl nişanlılık gibi bir sürede, tecrübeyle sabittir.
öncesi: şu akrabama da söyleyim, bu da bilsin nasılsa evleneceğiz, iyice benimseteyim vb.
sonrası: her ortamda başınıza kakılacak ''x'le de evleneCeğim diyordun ne oldu'' gibi cümleler. bilmezler ki x'in ne kadar orospu çoCukluğu yaptığını sizi ayran gönüllü sanırlar siz de X'in yediği bokları anlatamazsınız bu sefer insan tanıyamıyorsun diye yine size kızacaKLARDIR.
ÖNCESi SONRASI OLMADAN TANIŞIP iKi AYA EVLENiLiRSE KAFALAR RAHAT OLACAKTIR.