babayla kavga edilirken olur bu genelde. ne zaman böyle ciddi ciddi bişeyler anlatmaya başlasa babamın bişeyleri tamir ederkenki aldırışsız, işine odaklı ciddi ifadesinin içerisinde dışarıya çıkan dili aklıma geliyo... *
gece yarısı sevgilimle telde konuşurken ışığın yandığını gördüysem bilirim ki annem lavobaya çıkmıştır,
ve kız arkadaşa canım bir dakika denir,
telefon apış arasına saklanır,
hazır lavobaya kalkan anne yüzde doksan üzerinizi örtmeye gelecektir *
annenizin, sizin telefonla konuştuğunuzu farkettiği anda,
telefon açık mı? kapalımı aldırmadan
-kız seni kurtaracak mı bu saatte uyumuyorsun sonrada sabah kalkamıyorsun!!!
tarzındaki konuşmasını kız arkadaşınızın duymasını istemiyorsanız kesinlikle uyuma takilidi yaparsınız.
o andada öyli bi çirkinleşesi gelir ki insanın.
bikeresinde uyuduğumu sanıp
-o nasıl uyuma yavrumm.
dediğini bile hatırlıyorum.
tavuk götü gibi ağız büzülüp uyunur mu arkadaş?
inanmaz tabi kadın..
genelde annem sinirliyken başıma çok gelir bi konuda babama bağırırken o surak mimikleri beni öldürür, gülme krizine sokar tabii o an oradan uzaklaşmak gerekir. olası terlik vs. kazalarına karşı.
stres eşiğinin düşük olmasından kaynaklanır bu durum.
genellikle gergin ve tedirgin olunan anlarda yaşanır. kişi içinde bulunduğu gerginliğe daha fazla tahammül edemez, anlamsızca ve hiç de uygun sayılmayacak bir anda koyuverir kahkahasını.
bir tür stres düzeyinin düşürülmesi mekanizması yani. *
bu his öyle bir histir ki ortamdan uzaklaşıp ayrı bir yerde kendi başınıza sakinleşseniz bile o ortama girdiğinizde yeniden bastırır. başıma en kötüsü, uzak bir akrabamızın öldüğü gece akşam evinde verilen duada gelmişti. çok da severdim kendisini, neden öyle oldu bilmem.
genellikle arkadaşlarımın dertlerini dinlerken yaşadığım histir.
arkadaşımın sevgilisinin orduya girmesinden dolayı duyduğu rahatsızlıktı konuştuğumuz konu.
ve ben çocuğun boyu ve çelimsizliğini anımsayıp azami on dakikalık bir kahkaha basmıştım. kız ağlamaklı iken benim ölesiye gülmem tabi hoş olmadı. özür dileyip, başka bir konuya devam etmesine izin vererek arkadaşlığımızı gözden geçirmemesini sağlamaya çalıştım. *
şimdi yeni bir otoyol projesinin sunumunun yapılıp tartışıldığı bi toplantıda yaşananları paylaşacağım bu başlıkta.
önümüze getirilen 2-3 haritada mevcutta yer alan e-6 yani tem otoyolu vardı. ama 2 harita arasındaki belirgin fark herkesin dikkatini çekmişti. sözlüklerde kelime bükmekle ilgili takıntılı olan ben, şöyle bir etrafıma bakıp (ciddi sıkıntı çıkaracak biri var mı diye) aklıma geleni dilime döktüm:
-tem oturmuyor yahu.
işte o anki bikaç saniye çile gibi geldi. sonra en kıdemlilerden biri patladı. arkasından 3-4 kişi geriye gitti. benim gözlerim yaşardı. tabi bikaç kişi de "bu ne lan" diye hiç gülmedi.
ilkokul yıllarında yaşanan, başınızı yere eğmiş dururken, hafifçe gözünü yukarı kaldırdığında arkadaşla gözgöze geldikten sonra koptuğunuz andır mesela. ama öyle yapmayın sakın disipline gidersiniz sonra.
en kötü hislerden biridir. içten içe "gülmeyeceğim" dedikçe daha da gülme isteği gelir insana. kaşlarımızı çatarız, dudaklarımızı sıkarız ki gülmeyelim ama olmaz. zordur vesselam ciddi anlarda gelen gülme hissi ve ona engel olmaya çalışmak.
ne yapsan engel olamazsın o gülme isteğine.
konu zaten ciddidir karsınızdaki sizinle hararetli şekilde konuşmaya devam etmektedir ama siz artık devam edemeyecek halde kahkaha atıyorsunuzdur.
sinir boşalması diyorum bu duruma.