Malum teraneyi hatırlayacaksınız, Halit Refiğ'in TRT için Kemal Tahir'in aynı adlı romanından çektiği 'Yorgun Savaşçı' dizi filmi, 12 Eylül döneminde yakılmıştı.
Olaydan on yıl kadar sonra, bir özel kanal (yanılmıyorsam Show TV) aynı filmin 'remake'ini bu kez Tunca Yönder'e çektirdi. Büyük ilgi görmesi üzerine TRT de apar topar 'asıl' Yorgun Savaşçı dizisini yayına soktu! Böylece aynı anda iki kanalda iki ayrı Yorgun Savaşçı izledik.
Meğerse, yakılmasına yakılmışmış ama 'tek kopya' bırakılmışmış... Nasıl yakılmaksa bu...
Hiç unutmam, solcular da 'sağcı' bildikleri Halit Refiğ ile o zamanlar çok dalga geçmişlerdi, 'Kemal Tahir'in görüşleri doğrultusunda yıllarca 'kerim devlet' diye tepindin, şimdi gördün mü ebenin örekesini' gibilerden...
Gene yıllar sonra, dün, sevgili ağabeyimiz Halit Refiğ çıkmış, filmi CIA örgütünün yaktırmış olduğunu iddia ediyor!
Çünkü 'Türk ordusunu etkisiz hale getirmek istiyorlarmış ve tuzak kurmuşlar, filmi yaktırıp 'askerler sanata karşı' dedirtebilmek için!'
Ben de tam 'CIA örgütü Kemal Tahir'e niçin gıcık kapsın ki' diyecektim... Hele hele Yorgun Savaşçı romanıyla alıp veremediği ne olabilir? ingilizce'ye tercüme edildi de bizim mi haberimiz olmadı? Örgütün ABD Ankara Büyükelçiliği bünyesinde bulunan 'istasyon şefi' okudu da Virginia eyaletinin Langley kasabasında bulunan merkeze olumsuz yönde rapor mu etti?
Kurtuluş savaşımızın ilk aşamasında yaşadığımız 'milis kuvvetlerinden düzenli orduya geçiş sancısının' bu örgütle ne sorunu olabilir yahu? Yoksa CIA, Çerkes Ethem'le Ankara arasındaki çekişmeden mi rahatsız olmuş?
Acaba, romanda, bir imamın bir ittihatçı'ya söylediği 'nerede o reisiniz olacak sarhoş pezevenk' lafından biçimsiz anlamlar çıkardılar da (kaymakamı kastediyordu), dost ve müttefik bir devletin istihbarat servisi sıfatıyla rencide mi oldular?
Acaba, gene kurtuluş savaşının örgütlenmeye çalışıldığı ilk günlerde, bazı Ege kasabalarında halkın Yunan işgaline hiç de karşı çıkmaya niyetli olmadığının, bunun büyük ölçüde ittihatçı subaylar eliyle sağlandığının anlatılmasından mı korktular? Kardak krizi sırasında, 'bir Türk-Yunan savaşında ilk kurşunu atan bizi ciddi olarak karşısında bulur' diyen ABD yöneticilerinin bundan tam tersine mutlu olmaları gerekmez miydi?
Fakat, hayır. Bunların hiçbiri geçerli değilmiş. CIA asıl Türk ordusunu yıpratmak istiyormuş, Kürt devletini daha kolay kurdurabilmek için!
Belki bu amaçla orduyu da tam üç kere darbeye teşvik etmiş (1971, 1980 ve 1998), bir keresinde de göz yummuştur (1960)...
Yani, yakın işbirliği içinde bulunduğu MiT de mi orduyu yıpratmak istiyordu?
Belki solu ezmeleri de aslında solcu oldukları içindir, ezilsinler ki tecrübe kazansınlar, daha çok bilinçlensinler ve bilensinler diye!
Belki de rahmetli Vehbi Koç ile Sakıp Sabancı da birer gizli komünistti ve artı-değer yaratma yöntemiyle işçiyi sömürüp onu devrim yapmaya yöneltmek istiyorlardı... Olamaz mı?
iyi de... Film aslında yakılmamışmış ki... Şakır şakır oynadı... CIA niçin taş koymadı?
Halit Abi, benim hipertansiyon Delix ve Norvasc ilaçlarıyla kontrol altında, son zamanlarda prostat sıkıştırmaya başladı azıcık. Fakat senin beyin damarlarında arterioskleroz başlamasına üzüldüm. Bunun da ilacı vardır, aman ihmal etme, hemen doktora git.
Çünkü, Fethullah Hocaefendi Hazretleri'yle fazla içli dışlı olmaktan ürküp 'ne olur ne olmaz, Kemalistler'e de şirin görünelim' hesabına girdiğini düşünmek istemiyorum. Bir de Hilmi Yavuz'a sor, bakalım o ne diyecek?
