her şey yolunda giderken ve korku yokken zihin geri planda kalır. ancak bir şeyler ters gitmeye başladığı zaman zihin hemen öne atlar ve liderliği ele alır. tehlike yaşandığı zaman lider olur. zihin tıpkı politikacılar gibidir. adolf hitler, otobiyografisi olan mein kampf'da, "eğer liderlikte kalmak istiyorsan ülkeyi korku altında tutmalısın. sürekli komşu ülkelerin saldırı hazırlığı içinde olduğuna, saldırmak için hazırlanan ülkeler olduğuna dair dedikodular yaymalısın." diye yazmıştı.. insanlara huzur verme çünkü huzurlu toplumlar politikacıları önemsemez. insanlar gerçekten huzurluysa, politikacılar anlamsız olur. eğer insanları sürekli korku içinde tutarsan politikacı güçlü olur.
ne zaman bir savaş olsa, politikacılar büyük insanlara dönüşür. churchill, hitler, stalin ya da mao; bunların hepsi savaşların birer ürünü. eğer ikinci dünya savaşı yaşanmasaydı ne winston churchill, ne hitler, ne de stalin olurdu. savaş, topluma hükmetme, lider olma fırsatı sunar, ortam yaratır. zihnin politikası da tam olarak aynıdır.
meditasyon, zihnin giderek daha az şey yapacağı bir ortam yaratmaktan başka bir şey değildir. o kadar korkusuz, o kadar sevgi dolu, o kadar huzurlusun ki... yaşanan olay seni o kadar tatmin ediyor ki, zihnin söyleyecek bir şeyi kalmıyor. o zaman zihin giderek geriye çekiliyor, arkada kalıyor ve aradaki mesafe artıyor. bir gün zihin tamamen geride kalıyor ve o zaman sen evren oluyorsun. o zaman artık bedeninle sınırlı kalmıyorsun, hiçbir şey içinde hapis kalmıyor saf bir boşluk oluyorsun. osho.