Interstellar filmini dün gece izledim. Normalde koltuğa yanlamasina uzanır filmin gidişatına göre uyur kalırım.
Dün is görüşmesinde oturur gibi oturup bir sonraki hamle ne olacak diye bekledim. Sürekli bir merak uyandırma sürekli seni filmin içine çekme isteği. Tebrikler.
Kim lan bu dedim. Christopher nolacak yazınca dedim ben bunu duymuştum. Sözlüğe girince adını ne kadar cahil cuhela olduğumu farkettim.
sinema toplumla bu kadar içiçe iken sinemadaki "sanat toplum için olmalı" görüşünü yansıtan yönetmen. kubrick şöyle hitchkock böyle nuri bilge şöyle. kardeşim ben ilgi çeken, konusunu orijinal, şaşkınlık uyandıran filmler izlemek istiyorum. nolan'ın bütün filmlerinde bu duyguları yakaladığı için işini hakkıyla yapıyor bence.
filmleri belli bir kalitede olan yönetmen. işleri clean cut. hollywood severleri belli bir noktaya kadar tatmin edici işler yapıyor. sinema seyircisinin bir çoğu karşılığını alacağına inanarak koltuklarına oturuyor. bu da onu herkesi mutlu etme çabasında bir şahsiyet haline getiriyor. yapımcı memnun çünkü milyar dolar hasılatlık işler dönüyor, dolayısı ile böyle bir altın yumurtlayan tavuk kendileri için büyük nimet. ayrıca sistemle gayet barışık. hiçbir filminde bir sistem eleştirisi bulamazsınız. en son ve somut örneğini interstellar'da gördük. (sinemada izlemediğim için de çok mutlu oldum bu arada) tamam dünya yaşanamaz bir yer haline gelmekte ama bunda insanoğlunun katkısı ne? 2 dk değin be abi. dünyanın içine etmiş insanoğlu garip ve çaresiz birer yaratık.
nolan işi kurguda bitiriyor, film boyunca izleyiciye puzzle birleştirtiyor. belkide en büyük başarısı bu. film sonunda tüm parçalar birleşip bütünü oluşturduğunda, izleyicinin kendini zeki hissetmesine imkan veriyor. zaten kendisini parlatan memento'dan sonra bu yolu izlemesi doğal.
ancak şu da bir gerçek ki following ve memento'dan (block buster işine girmesinden) sonra tarzının ne kadar değiştiğini , kendisini yansıtmadığı görüyorsunuz.
diğer yönetmenlerden kendini az ve öz film yapmak şeklinde ayırıyor. tv işine girmiyor. ancak bu yönetmenlerin şahsi tercihi, bana göre dizi çekmek kaliteyi düşürmüyor, zaten birileri lost, game of trones diye ölüyorsa eleştirilecek bir durum yok sanırım. zaten an itibariyle 20.000.000 dolar kaşesiyle zaten dizi çekmesi de mümkün değil.
iyi bir yönetmen ama çok iyi bir yönetmen mi? bence değil. yönetmen dediğimiz şahsın en önemli vasfı, oyuncuları motive etmek, oynatmak. oscar ödüllü Matthew McConaughey gördüğüm en saçma performansını sergilerken, Anne Hathaway konusuna girmek bile istemiyorum. o rolde aşırı sırıtmamış mı? en taşıyabileceği rol cat-woman, saçları kısacık kestirince gravity'nin dr. ryan'ı olunmuyor işte.
şahsen sinema eleştirmeni değilim, ancak 165 milyon dolar bütçe ile film çekip, amerika'yı yeniden keşfediyor edalarıyla reklamı yapınca eleştirmek zorunda hissediyor insan. aynı şeyleri (bkz: 1968) yapımı a space odyssey'de gördük zaten. benzer filmi 2015 teknolojisi ile çekmek bir yönetmeni dünyanın en iyisi yapacaksa, sinema bitmiş arkadaş :)
kubrick fanı değilim ama adamın kamerası çok güçlü, oyuncu yönetimi çok iyi, uzun sekansları dahice, en önemlisi kendi sinema dili var. kubrick'le kıyaslanması için çok fırın ekmek yemesi lazım.
sonuç olarak zenginin malı züğürdün çenesini yoruyor, sistemin adamı olarak nolan, her filmde (çekim süresi mi, kaşe olarak mı bilmiyorum) 20 milyonu cebine indirirken, belli çevrelerce sürekli pohpohlanıyor.
6 filmini izledim ve gönül rahatlığıyla söylüyorum bu adam bir deha. Her zaman bana ve geniş kitleye hitap eden film çekiyor. Son filmi interstellar bilime merakı olan olmayan herkesi etkilemiştir.
en sevdiği kategori insanın amına koyan filmler kategorisidir. filmi izlerken beyninizi kullanmanızı ister. sizi de filmin içine çeker. sizi uğraştırır. sürekli bi piçlik vardır filmlerinde.
7. sanatın sanatçısı. hem de içini doldura doldura.
hani sanatçıların pişme, olgunlaşma dereceleri vardır. verdikleri eserler gün geçtikçe üzerine koya koya yapıtlaşır ya...
bir adam bu kadar çok eser vermeden bu kadar iyi iş nasıl yapar, gerçekten enteresan.
her filminde bir zeka parıltısı, her kurgusunda bir akıl kargaşası.
güldürürken düşündürmek klişesini izlerken düşündürmeye uyarlamış, filmlerinin derinliği "hadi yea bu akşam da film izleyelim" denilen zamanlara harcanamayacak adam.
son olarakta dün akşam (bkz: ınterstellar)da yaptı yapacağını.
arşivlik pezevenk.
izlediği filmlerdeki oyuncuların bile adını bilmeyen ve merak etmeyen benim bile adını mıh gibi ezberlediğim, aklına sağlık denesi yönetmen ve yazardır. izlerken sizi yorar. Ama her güzel şey zor değil midir?
bu adamın filmleri beni benden alıyor azizim. kardeşim bilimsel bi konuyu yeteri kadar anlamadıysan onu filmlerinde anlatmaya çalışma. interstellar ı izledim bu adam yüzünden bildiğim izafiyet teorisinide unuttum amk.
memento gibi bir film çektikten sonra, gidip varsa çocuğunun okul piyesini çeksin yine de izleyeceğimiz yönetmendir. sinema adına çok büyük bir değerdir.
sinemayı bıraktığında tüm zamanların en büyük yönetmeni olarak anılacaktır.
leonardo di caprio ise 60'lı yaşlarında bıraktığında o da marlon brando'yu geçerek tüm zamanların en büyük aktörü olarak
en'ler arasındaki yerini alacaktır.
hans zimmer ise henüz şuan tüm zamanların en iyi film soundtrackları yapan müzisyenidir.