Dünyamızda hukuk ve emniyet sisteminin ne kadar çarpık olduğunun kanıtı niteliğindeki olaylar yaşamış bahtsız adam. olay 1952 yılında yaşanır.
Balestrero (manny lakabıdır) evli ve iki çocuk babası, kendi halinde yaşayan dürüst bir kontrbas sanatçısıydı. ailesinin geçimini güçlükle sağlamaktaydı, ufak tefekte Borçları vardı ama kıt kanaat geçindirebilmekteydi ailesini. birgün karısının diş tedavisini yaptırabilmek için paraya ihtiyaç duymuştu. Karısının sigorta poliçesini bozdurmak için sigorta ofisine girer. rastlantı sonucu daha birkaç gün önce bu ofis bir adam tarafından silahla soyulmuştur. bu olayın şokunu tam olarak atlatamamış veznedar hanım Balestrero'yu göeünce dili tutulur, çünkü yüzü ve giydiği elbiseleri çok benzemektedir soyguncuya. ve o korku psikolojisiyle gördüğü kişinin balestrero olduğuna inandırır kendini... blastrero işini bitirip evinin kapısına geldiğinde polisler karşılar onu ve karakola götürürler. ailesine bile haber veremez. Gittiği sigorta ofisini bir süre önce soyan hırsızın o olduğu suçlaması vardır. Ofisteki bayanlar onun soyguncuya çok benzediği yolunda ifade verirler. Yine aynı soyguncunun soyduğu dükkanlarda tatbikat yaptırılır ona. tatbikat ise şudur, dükkana gir hiçbirşey söylemeden tur at ve çık dışarıya. bunun tek başına şüpheli bir davranış olduğunu anlatmaya çalışsada başarılı olamaz balestrero ve denileni mecbur olarak yapar. şüpheli olması nedeniyle Hapse atılır. sonra Mahkemeye çıkarılır ve kefaletle serbest bırakılır (zaten ekonomik bakımdan çökmüşken bu kefalette tuzu biberi olur işin). Eşiyle birlikte bir avukat bulurlar. Avukat onlardan soygunun yapıldığı tarihte nerede olduklarını ispatlayan deliller, tanıklar istemektedir. O tarihte tatildedirler ve gittikleri otelde Manny'nin oyun oynadığı iki adamı hatırlarlar çift. güçlükle isimlerini öğrenip adamların bulundukları adreslere giderler. Ama ne yazık ki evlerine gittiklerinde iki adamın da ölmüş olduklarını öğrenirler. Yapacak bir şeyleri kalmamıştır artık. Karısı kendini suçlamaya başlar ve aklını kaybeder. Manny onu hastaneye yatırır. Ve dava sürerken bir gün gerçek soyguncu soymaya çalıştığı bir dükkanda iş üstünde yakalanır. Karakola getirilir, gerçek anlaşılır ve Manny serbest bırakılır. soyguncu manny'e gerçekten benzemektedir ama karıştırılabilecek kadar değildir.
bu yaşanmış olay bize gösterirki insan duyuları ve hafızası psikolojik baskı altındayken fena şekilde yanılsayabiliyor. karısı bu ağır olayın şokunu ancak 2 yıl tedavi görerek atlatabilmiştir. bu sistem böyle işledikçe an gelir günümüz türkiye'sinde olduğu gibi istenilirseniz suçlu ilan edilebilirsiniz. bu olayı konu alan 56 yapımı alfred hitchcock filmi için (bkz: the wrong man)